Asayı Musa'da geçen, "Ve hiç bir Müslüman, hakikî Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir halete girer." cümlesini açıklar mısınız? Niçin başka bir dine giremez?
İkindi ve sabah namazlarından sonra okuduğumuz Tercüman-ı İsm-i Azam duasının farklı nüshaları mı vardır? Hayrât Neşriyat dışındaki yayınevlerinin bastığı Büyük Cevşenlerde, "Sübhâneke Yâ Tâlibu Teâleyt, Yâ Matlûbu Ecirnâ Minennâr..." gibi bazı bölümler yok. Bunun sebebi; bu kısımları Üstad Hazretleri'nin, Hüsrev Efendi'ye hususi ekletmesi midir yoksa nüsha farklılıkları falan mı var?
Aynı şekild...
İyi günler! Son günlerde Filistin konusu malum. Etrafta listeler halinde İsrail malları diye sosyal medya da yayılıyor. Bu malları alıp almama noktasında nasıl yapmak lazım? Yani nerden bakarsak hepsi etrafımızı sarmış durumda, üçünü almasak illaki birini alıyoruz. Bunları aldığımız takdirde gerçekten ümmet olarak mesul oluyur muyuz?
Bedüüzzaman hazretleri "Gençlik Rehberi" adlı eserinde bazı gençlerin 50 sene sonraki hallerini bir sinema gibi gördüğünü ve bir kısmının kabir azabı çektiğini beyan ediyor. Bu gerçek mi? Günümüzde kabir azabının olup olmadıgı hakkında tartışmalar oluyor. Bu konuda bilgi verirmisiniz?
İmanla kabre girdi ve sevapları fazla ise cennet bahçelerinden bir bahçe; İmansız öldü ise cehennem çukurlarımdan bir çukurdur. Soru) İmanla kabre giren fakat günahları sevaplarından fazla olan kulların kabirdeki halleri nasıldır?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...
Üstadımız (ra) Bir izahında "Kader ve cüz-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir." derken, başka yerde "Kader, ilim nevindendir. İlim, mâlûma tâbidir. "buyuruyor.Kadere biryede ilmi değildir denilirken, diğer yerde ilim nevindendir denmesini izah edermisiniz?
Risâle-i Nûr'da ""Her şey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin." şeklinde bir cümle geçmektedir. Kaderin ilim nev'inden olduğunu biliyoruz. Ancak burada takdir etmekten bahsediliyor. Takdir etmek ise, irade ve kudret ile olur. Halbuki, kader sadece bilmekti. İkisini nasıl tevfik edeceğiz. İkinci sorum ise: Bu hükmü hayatımıza nasıl tatbik edebiliriz. Çünkü geçmişte elde ed...
Bir hanım eşinin de rızası olduğu halde tek başına otobüs, uçak vs yolculuk yapabilir mi?
Yüz tüylerini almak günah mı? Bir ilmihalde Peygamber Efendimizin "yüz tüylerini alan ve aldırana lânet olsun" diye bir şey okudum. Bu hadisin doğruluğu ve izahı nedir?