Üstad Bediüzzaman, 4. Lem'ada, dört halifenin imamet sırası meselesinin ziyade ehemmiyet verilmesi sebebiyle kelam kitaplarına girdiğini ve bu sebeble Risale-i Nur'la da münasebeti olduğunu söylüyor. Burada ne demek istediğini açıklar mısınız?
İmamet meselesi denilen şey, ilk dört halifenin halifelik sırasına şiilerin yaptığı itiraz ve buna verilen cevablardır.
Normalde bu konu imani bir konu değildir. Çünkü imani konular, bize Kur'an ve sünnetin bildirdiği inanmamız gereken şeylerdir. Kelam ilminin, diğer adı ile usulüd-din ilminin konusu da imani meselelerdir.
Fakat aslen siyasi bir konu olan hilafet meselesi, şiilerle ehl-i sünnet arasında tarih boyunca ve hala da devam eden çok tartışmalara sebeb olmuştur.
Bu tartışmalar sebebi ile halkın kafası karışmış ve "Acaba halifelerin vazifeye geçiş sıralarında bir haksızlık olmuş olabilir mi?" türünden şüpheler ortaya çıkmıştır. Yani halkın halifeler hakkında nasıl bir görüş ve inanç sahibi olması gerektiği çok önemli bir konu haline gelmiştir.
Normalde İslam tarihi ve sahabelerin faziletleri hakkında yazılan kitaplarda bahsedilmesi yeterli olacak olan bir konu, ehl-i imanın kafalarında oluşan karışıklıkların giderilmesi ve sahabe ve halifeler hakkında yanlış düşünce ve su-i zanlara düşmekten korunmaları için inanç esaslarını sıralayan ve isbat eden kelam kitaplarında ele alınmaya başlamıştır.
Bu kitaplarda, dört halifenin bu ümmetin en faziletlileri oldukları ve aralarında hilafet sırası açısından bir haksızlık yapılmadığı delillerle isbat edilmek yoluna gidilmiştir.
Çünkü onlardan her hangi biri hakkında kalblerde oluşacak soğukluk ve nefret gibi hisler, onlara hayatı boyunca çok fazla değer veren Peygamberimiz asm.ı ve İslam'ı yanlış algılamaya sebeb olur. Kişiyi onlardan rivayet edilen hadisleri inkara götürebilir. Bu gibi hallerin ise, netice olarak imana zarar verecek etkiler yapacağı muhakkaktır. Demek ki, insanların imanı tehlikeye düşmemesi için imana dair olan kelam kitaplarında bu konunun bahsi kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir.
Dolayısıyla, hilafet meselesinin kelam kitaplarına girmesi sonradan ortaya çıkan toplumsal bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır.
Asıl konusu imani meseleler olan Risale-i Nur'da ele alınmasının sebebi ise, bu konunun sonradan da olsa imani meseleler arasına girmesidir.