Benim sıkıntıya düştüğüm bir konu var. Şöyle ki, bir olay oduğunda bir yanım buna Allah'ın isimlerine bakan yönüyle bak diyor. Diğer bir yanım ise Allah'ın vermiş olduğu fıtrat neticesinde bak diyor. Mesela sevdiğim bir kişi öldüğünde fıtratım gereği üzülüyorum. Diğer yandan neden üzülüyorsun bu ilahi bir kanun diye düşünüyorum. Bu ikisi arasın da nasıl hareket etmem konusunda kararsız kalıyorum.
Bazıları, 'Ben mi istedim yaratılmayı ve dünyada imtihan olmayı?' diyor. Bunlara nasıl cevap vermeliyiz?
14 yaşlarındaki bir tanıdığım, belki liseye geçiş sınavının etkisiyle belki de ergenliğin etkisiyle yaşadığı sıkıntılardan ve stresten dolayı ciddi imanî sorgulamalar içerisinde. "Ben insan olmayı tercih etmedim, yokluğu veya ölümü isterim. Artık hiçbir şey umrumda değil." gibi cümleler kuruyor. Hayattan bezmiş bir durumda henüz bu yaştayken. Ona çok şeyler anlatmaya çalıştım. Her konuşmanın sonun...
Yaşamamız gereken sünnetler nelerdir?
İşte Sure-i Yâsin'in hurufatı hesab edilse, Kur'an-ı Hakîm'in mecmu-u hurufatına nisbet edilse ve on defa muzaaf olması nazara alınsa şöyle bir netice çıkar ki: Yâsin-i Şerif'in herbir harfi takriben beşyüze yakın sevabı vardır. Yani o kadar hasene sayılabilir. (24.söz 3.dal 9.asıl)
Bu kısmı matematiksel hesap olarak nasıl olduğunu izah eder misiniz?
Yaşlı bir kimsenin fitresini oğlu-kızı verebilir mi?
Yatsı ezanı okunduktan sonra uyuyorum. İmsak vaktinden önce yatsı namazını ve ardından Teheccüd namazımı kılıyorum. İmsak vaktinden sonrada sabah namazını kılıyorum. Acaba doğru yapıyor muyum?
Yazı hizmetinin, manevi mücahedeye vesile olmasını izah edebilir misiniz?
Yazı mektubu ne zaman ve nerede yazılmıştır? Hangi hususi talebelere yazılmıştır? Kısaca izah eder misinzi?
Yazı yazmamanın zararı nedir?