"Hazret-i Yûnus Aleyhisselâm’ın kıssa-i meşhûresinin hulâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş..." Risale-i Nur'da geçen bu hadise hakkında farklı rivayetler duyuyoruz. Tam olarak sahih kaynaklarda Yunus Aleyhisselamın kıssası nasıl geçiyor?
İdam-ı ebedi ve ebedi haps-i münferid nasıl oluyor? Hakiki adem yoktur. Kafir ebediyyen cehennemde kalacak, yok olmayacak. Ebedi hapsi münferid nedir? Fasık cehennemde diğer fasıklarla beraber yanacak. Günahını çektikten sonra imanı varsa tekrar cennete girecek diye biliyorum. Münferit ve ebedi olmasını anlamadım.
"Bu hılletin üssül’esâsı, samîmî ihlâstır. Samîmî ihlâsı kıran adam, bu hılletin en yüksek kulesinin başından sukūt eder. Gāyet derin bir çukura düşmek ihtimâli var. Ortada tutunacak yer bulamaz." Üstadımızın burada çukurdan maksadı nedir? Ortada tutunacak yer bulamaz derken, o çukura düşen kişi için hiç ümidin olmadığınımı anlatmak istiyor.?
"İki günü eşit olan ziyandadır." cümlesini açıklar mısınız?
"İman, yalnız icmâlî ve taklîdî bir tasdîke münhasır değildir. Bir çekirdekten tut, tâ büyük bir hurmâ ağacına kadar; ve eldeki aynada görünen misâlî güneşten tut, tâ deniz yüzündeki aksine kadar, tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişâfları olduğu gibi;.'' bu kısmı izah eder misiniz?
"İnkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır" bunu nasıl anlamalıyız?
İmandan sonra en mühim esas namaz ise, Kastamonu Lahikasında geçen “ Kur’an-ı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını düşündüm” cümlesini nasıl anlamalıyız? Bu cümleye göre imandan sonra en mühim esas haramlardan ve yasaklardan kaçınmak, yani takvadır anlamı çıkar mı?
Geçen internette bir yerde dinimizde önemli bir yeri olan biri ile ilgili espri yapılıyordu. Kişinin niyetini bilemem ama olumsuz bir espriydi. Gayr-i ihtiyari güldüm biraz ama sonra pişman oldum. Benim imanıma zarar gelmiş olabilir mi?
Doğru yerler doğru şekilde kazanılır. Biz imtihanı haksız acılarla yani çektiğimiz acılara sabrederek kazanmışsak, o imtihan ya da o imtihanı yapan bizim gönlümüzü nasıl kazanacak? Cennete çektigimiz acılardan dolayı kabul ediliyorsak, o cennet bizi hak edecek mi? Haksız acının doğru mükafatı olmaz, haksızlığı olur! Biz cenneti kazanmak için kendimizi haksızlığa kurban mı ediyoruz da bize uğradığ...
"İnkâr edenler ve inkârcı olarak da ölenler var ya, işte Allah’ın, meleklerinin ve bütün insanların laneti hep onların üstünedir. Onlar bu lanet içinde ebedî olarak kalırlar. Onların azapları hafifletilmeyeceği gibi, kendilerine yeni bir mühlet de verilmez.” bu ayette bütün insanların lanet ettiği yazıyor. Peki bu ayet bütün kafirler için mi yoksa dini bilgileri saklayanlar için mi? Bu lanet nasıl...