Soru

Namazda Kıraat Hatası Yapan İmama Uymanın Hükmü

Ben öğrenci yurdunda cemaatle namaz kılmak istiyorum.  Ancak imamlık yapan arkadaşlar kıraat hatası yapıyorlar. Şedde olmayan yerde şedde, şedde olan yerde şedde yapmama, dad yerine za, âlemin deki ayn yerine a (elif) deniyor.  Buna benzer hatalar yapılıyor.  Bunlar benim namazımı bozmaz mı? Ne yapmalıyım? 

Tarih: 14.09.2023 05:32:29
Okunma: 227

Cevap

Namazda yapılan kıraat hatalarının (zelletü’l-kâri), namazı bozup bozmayacağı konusunda fakihler birtakım ölçüler getirmişlerdir. Bunlar şöyle özetlenebilir:

Kur’ân, kasten manası değişecek derecede yanlış okunursa namaz bozulur. Hata ile veya unutarak yanlış okunması hâlinde ise;

1- Yanlışlık kelimelerin harekelerinde ise, manada bir değişiklik olsa da namaz bozulmaz.

2- Yanlışlık durak yerlerinde yapılırsa; yani durulacak yerde geçilip geçilecek yerde durulursa, manasında değişiklik olup olmadığına bakılmaksızın namaz bozulmaz.

3- Bir harf yerine başka bir harf okunması şeklinde meydana gelen yanlışlıkta, mananın değişip değişmediğine bakılır. Buna göre; bir harf değişir de bu değişiklikle kelimenin manası değişmez ve Kur’an’da da o kelimenin benzeri varsa namaz bozulmaz. Şayet harf değişmekle kelimenin manası bozulmaz ve fakat bu kelimenin bir benzeri Kur’ân’da yoksa İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre namaz bozulur, İmam Ebû Yûsuf’a göre bozulmaz. Eğer harfin değişmesiyle mana değişir ve Kur’ân’da da benzeri yoksa namaz bozulur. Namaz esnasında az veya çok miktarda âyet atlamakla namaz bozulmaz. Bir kimse kıraati, namazı bozacak derecede hatalı yapar ancak geri dönüp hatasını düzeltirse namazı caiz olur.[1]

4- Deniliyor ki, bir namaz birçok yönlerden sahih olduğu halde, bir yönden bozuk olsa, ihtiyat olarak bozulduğuna hüküm verilir. Bundan kıraat hususu müstesnadır; çünkü bunun üzerinde çoğunluk bakımından düzgün okuma güçlüğü vardır. Onun için sıhhat yönü tercih edilir. Bununla beraber bu hususta da, namazı yeniden kılmak ihtiyata daha uygundur.
İmam Şafiî'ye göre, Fatiha'nın gayrındaki hata namazı bozmaz. Çünkü bu İmama göre kasden olmayan söz namazı bozmaz. Bu hatanın ise kasıt ile bir ilgisi yoktur. Fatiha'daki hata ile namazın bozulması ise, mezhebine göre, Fatihasız namazın caiz olmamasından dolayıdır.[2]

5- Buradaki izahlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. Hanefi mezhebinde, en az üç âyet ve hatta bir âyet okumakla kıraat farzının yerine geldiğine dair hüküm vardır. Kıraat hataları olan birisi bunu kasten yapmadığından ve hiç olmazsa bir, iki veya üç âyeti doğru okumuş olması kuvvetle muhtemel olduğundan, hatalı okuyuşlar bulunan namazlarını kaza etmesi gerekmez.

Bu noktada kulun vazifesi, namazının eksik ve layıkı ile olamadığını bilip Allah'ın rahmetinden kabulünü ummaktır.

Buna benzer vesveselerin cevabı olarak Bediüzzaman Hazretleri Vesvese Risalesi'nde şöyle güzel bir tesellide bulunur:"Böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düşmektense, amelini kusurlu görse, istiğfar etse, daha evlâdır. Madem böyledir, sen vesveseyi at. Şeytana de ki: Şu hal, bir harecdir (zorluktur). Hakikat-ı hale muttali olmak (ibadetin şartlarının tam yerine gelip gelmediğini bilebilmek) güçtür. Dindeki yüsre (kolaylığa) münafîdir (terstir). (Dinde zorluk yoktur - Din kolaylıktır) esasına muhaliftir.

Elbette böyle (kusurlu) amelim, bir mezheb-i hakka muvafık gelir (uyar). O bana kâfidir.Hem lâakal (en azından) ben aczimi itiraf ederek ibadeti lâyık-ı veçhile (layık şekilde) eda edemediğimden istiğfar ve tazarru' (yalvarma) ile merhamet-i İlahiyeye dehalet edip (sığınıp), kusurum affolunmak, kusurlu amelim kabul olunmak için mütezellilane (tevazuyla) bir niyaza vesiledir." (21. Söz)

Bizler de bu esaslara göre herhangi bir sıkıntı olmadan namazlarımızı eda edebiliriz, aksi taktirde bu durumlar bizim için ibadetten uzaklaştırıcı bir faktör haline gelebilir. Bu konuda güzel dinimizin bize sağladığı kolaylıklardan istifade edebiliriz.

Detaylı malumat için lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/namazda-kiraat-1

https://risale.online/soru-cevap/tadil-i-erkan-ve-kiraat-hatalari


[1]  el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 87 vd. ; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 393-396.

[2] Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar