Arama sonuçları: 123 sonuç bulundu.

Bediüzzaman Hazretleri Tevafuklu Kur’an-ı Kerim’in basımı için Altın biriktirmiş. Bu altınlar onun vefatından sonra Hayrat Vakfı Kurucusu Ahmed Hüsrev Altınbaşak’a teslim edilmiş. O da bu altınlar ile Hayrat Vakfını kurmuş. Tevafuklu Kur’an-ı Kerim basımı nasıl olmuş ve bunlar doğru mudur? İşin aslı nasıldır?
Üstadımız hediye kabul etmezmiş. Peki biz Risale-i Nur talebeleri bu noktada nasıl hareket etmeliyiz? Bizim kabul etmemizde ihlasımıza bir zarar var mı? İhlas Risalesinde kalben muntazır kalmamak şartıyla sanki kabul edilebileceğini söylüyor. Buna rağmen kabul etmemiz tebliğ vazifemizin istikameti açısından nasıl olur?
"Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerek...
Bazı internet sitelerinde, Risale-i Nur'un baş kâtibi ve Üstad Bediüzzaman'ın en yakın talebesi olarak bilinen  Hüsrev Efendi'nin yazmış olduğu bazı risalelerde sadeleştirme sayılabilecek müdahalelerde bulunduğu anlamına gelen iddialar yayınlanmaktadır. Bu işin aslı nedir? Ayrıca Hüsrev Efendi hakkında başka olumsuz rivayetlerle de karşılaşılmaktadır. Böyle rivâyetlere bir Nur Talebesi'nin bakış a...
Bazı büyük Nur Talebeleri'nin, Üstad Bediüzzaman'ın vefatından sonra kendi yerine bıraktığı Hüsrev Efendi'yle birlikte hareket etmemelerini nasıl değerlendirmeliyiz? Yine, Lahika mektublarında, "vekil, varis, rükün" gibi ifadelerle yer alan bazı kimselerin Husrev Efendi aleyhindeki tutumlarını delil olarak gösterenlere nasıl cevap verilebilir?
Üstadımızın Risale-i Nurda, Hüsrev'in sisteminde veya Hafız Alinin sisteminde vs. gibi ifadelerinden maksat nedir. Bunları nasıl anlamamız lazım?
Hz. Üstad’ın Eski Said’den Yeni Said’e geçmesi hangi tarihte ve nerede olmuştur? Bu dönüşüm ile Hz. Üstad’ın hayatında esas olarak değişen nedir?
İhlas Risalesinde geçen, "gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuştur" cümlesindeki  "ihsan-ı İlahî" meslesini izah eder misiniz?
"İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Herşeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir." Bu cümleyi, buradaki anlamından başka; Cenab-ı Allahın sana ihsan ettiği nimetlerin fazlası fazl-ı İlahi den olmayabilir şeklinde anlamak mümkün mü, değil mi?
"Beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur." cümlesinden nasıl anlamamız lazım? İzah eder misiniz?