Arama sonuçları: 146 sonuç bulundu.

Son günlerde Hz. Adem (aleyhisselam)’a ve Hz. Havva Annemize karşı cahil nitelemesi ile hakarette bulunulması üzerine büyük bir tepki oluştu. Bu vesile ile rastladığım bir ayette kafamı kurcalayan meseleyi sormak istiyorum. Şuara Suresi, 20. ayette bazı meallere bakıldığında Hz. Musa (aleyhisselam) istemeden de olsa sebep olduğu ölüm için “cahillerden idim” ifadesini kullanıyor. Ayetin arapçasında...
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) nübüvveti ve velayeti arasındaki farklar nedir?
Bazı ilahiyatçılar Peygamber Efendimizin miraca ruhen gitiiğini bedenen gitmediğini söylüyorlar.  Bu doğru mudur? Bu şekilde inananlar/düşünenler kafir olur mu? Bazıları da sedece mescid-i aksaya gitti ama Sidretül Müntehaya gitmedi, semayı aşmadı diyor. Mirac hadisesinin aslı nedir?
Peygamber fendimizin ruhu nerededir? Dünya hayatındaki tasarrufu devam ediyor mu? Bu dünyadaki insanların onun ruhaniyeti ile görüşebilmeleri mümkün müdür?
İhlas Risalesinde geçen, "gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuştur" cümlesindeki  "ihsan-ı İlahî" meslesini izah eder misiniz?
Onbeşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarır. Çünki âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedî'ye (A.S.M.) bir lâkaydlık perdesi gelmiş ve madem âhirzamanda Hazret-i İsa'nın (A.S.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (A.S.) mensub Hristiy...
İnsanların irade oluşturma ve karar verme merkezleri olan kalpleri bir sayfa gibidir. Bu sayfaya düşen irade ve karar, insanların kendilerinden zannedilir. Hâlbuki bu işte insanlar sadece birer uçturlar. O ucu tutan bir kalem, kalemi tutan bir el ve elin ait olduğu bir zat vardır. Bu zat ise, eşya gibi kalplerde de tasarruf sahibi olan Allah’tır. Allah’ın istediği şeyler insanların kalplerine irad...
Doğru yerler doğru şekilde kazanılır. Biz imtihanı haksız acılarla yani çektiğimiz acılara sabrederek kazanmışsak, o imtihan ya da o imtihanı yapan bizim gönlümüzü nasıl kazanacak? Cennete çektigimiz acılardan dolayı kabul ediliyorsak, o cennet bizi hak edecek mi? Haksız acının doğru mükafatı olmaz, haksızlığı olur! Biz cenneti kazanmak için kendimizi haksızlığa kurban mı ediyoruz da bize uğradığ...
Her imtihan bir yarışmadır. Bu dünyada dahi bir bir imtihan vardır. Yarışmada amaç birinci olmaktır. Ama bu kainattaki yarışmada her hangi büyük bir evliya dahi en fazla 224000. olabiliyor kader olarak bir sürü peygamber bizi geçiyor o halde insan mutlak mağlup olacağı bu yarışı niçin kabul etmiştir?
Allah ve ahirete inanmayan birisi var, Kur’anı Kerim’in, Allah tarafından Hz. Muhammed’e (sav) indirildiğini de inkâr ediyor. Ayrıca, yaratıcı varsa, onun niye yaratanı yok? Gibi sorular soruyor. Böyle bir kimseye nasıl anlatmak gerekir?