Soru

Hz. Peygamberin Nübüvvet ve Velayeti Arasındaki Farklar

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) nübüvveti ve velayeti arasındaki farklar nedir?

Tarih: 29.03.2023 02:09:14
Okunma: 1001

Cevap

Risalet yahut Nübüvvet; İslam dinin en önemli inanç esaslarından biridir. Allah, insanoğlunun yaratılışındaki amacı, hedefi, neticeyi; neyi emrettiğini ve neyi yasakladığını peygamberler aracılığıyla bildirmiştir. Peygamberler de Allah’tan aldıkları bu İlâhî emirleri gönderildikleri kavimlere eksiksiz bir surette iletmiştir. Öz itibariyle Risalet; “Allah’ın kulları arasından seçtiği, emirlerini, yasaklarını, insanların dünya ve âhiret saadetlerine vesile olacak şeyleri vahiy yoluyla kendisine bildirdiği ve bu vahiyleri insanlara ulaştırmakla görevlendirdiği elçi.” anlamına gelmektedir

Velayet ise; Düzenli, devamlı, kararlı ve ihlâslı bir şekilde ibadet ve kulluk eden, başta peygamberler olmak üzere takvâ sahibi, Allah dostları sâlih müminler için kullanılır. Peygamberler, Cenab-ı Hakk’ın çok özel kulları ve evliyasıdır; onların vârisçileri, yardımcıları ve temsilcileri olan evliya da Allah’ın has kulları ve dostlarıdır.[1] Allah’a yakınlık ve dostluk O’na ibadet ve kullukla sağlandığından müminlerin velâyetteki dereceleri amel ve ibadetlerine, ihlâslarına göre farklılık gösterir. [2]

Risalet-i Ahmediye, Sevgili Peygamberimize Cenab-ı Hak tarafından verilen bir vazifedir. Buna göre risalette, insanlığı hak yola davet edecek, Allah’ın emir ve yasaklarını bildirecek ve onlara dünya ve ahiret saadetini kazandıracak bir elçilik vazifesi vardır. Risalette öne çıkan vasıf elçiliktir. 

Risalet kesb ile kazılamaz, bir seyr-u suluk (manevi mertebeleri yükselme yolculuğu) neticesinde elde edilemez. Risalet, bizzat Allah’ın vazifelendirilmesiyle elde edilebilir. Vehbidir, Allah'ın bir ihsanı ve ikramdır. Çalışmakla, gayretle, azim ile kendi başına elde edilemez.

Velayet-i Ahmediye ise, Sevgili Peygamberimizin kulluğu ile kazandığı bir makamdır. Sarsılmaz itikadı, yapmış olduğu ibadetlerdeki mükemmelliği, geniş ve harika duası, en mümtaz ahlakı, en yüksek derecedeki yetişilmez sabrı, tevekkülü ve ihlası, O'nu velayet derecelerinin en üst seviyesine çıkarmıştır.

Velayet, kişinin kulluğu ile Rabbine yakınlaşması olup kesbidir. Yani velayette insanın cehdi, gayreti, ciddiyeti, azmi, sabrı vs. vardır. Velayet-i Ahmediye öyle bir makamdır ki hiçbir veli O'nun (asm) velayetine yetişememiş ve yetişemeyecektir.

Bediüzzaman Hazretleri, Velayet ile Risalet arasındaki farkı şu misal ile izah etmiştir.

Bir sultanın iki farklı tarzda hitabı, iltifatı, sohbeti ve görüşmesi vardır. Bu tarzın ilki sıradan bir vatandaş ile kişisel bir meselesi üzerine, şahsi bir ihtiyacına binaen özel bir telefon ile sohbet etmesidir. Diğer tarz konuşması ise sultanlık ünvanıyla, halife namıyla ve hükümdarlık vazifesi ile emirlerini, fermanlarını tüm ülkeye bildirmek amacıyla bu işler ile ilgilenen elçi ve memurları vasıtasıyla resmî konuşmasıdır.[3]

Bediüzzaman Hazretleri, yukarıdaki temsili verdikten sonra hakikatini ve konu ile irtibatını şöyle ifade etmektedir: Temsilde bahsi geçen sultanda olduğu gibi Allah'ın da iki türlü konuşması ve sohbeti vardır. Bunlardan biri özel ve şahsi iken diğeri ise geneldir, resmidir. İşte velayet; misaldeki birinci surette gerçekleşir. Risalet ise ikinci şekilde gerçekleşir.

https://risale.online/soru-cevap/velayet-mertebeleri

https://risale.online/soru-cevap/velayet-i-kubra

https://risale.online/soru-cevap/peygamberimizin-velayeti


[1] Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “vly” md., Yarın yay., İstanbul 2019, c.2, s. 547

[2] Süleyman Uludağ, DİA, “Veli” md., İstanbul 2013, c. 43, s. 25

[3] Said Nursi, Sözler, s. 243


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar