Besmele
Harfler ve cüzlerinden evvela ب'nin fenn-i sarfça bir mânâsı istiânedir. Bir mânâ-yı örfîsi teberrük mânâsı olmasından bu ب'nin merci-i müteallikı kendi mânâsından çıkan اَسْتَعِينُ ve اَتَيَمَّنُ fiillerine bağlanıyor. Veyahut Bismillah'taki perdesinde قُلْ (söyle)'den çıkan اِقْرَاْ (oku) fiiline bakar. Yani: “Ya Rabbi, ben senin isminin yardımıyla ve onun bereketiyle okuyacağım. Her şey senin kudretinle ve icadınla ve tevfîkinle olduğu gibi, yalnız ve yalnız senin isminle başlıyorum.” Demek Bismillah'tan sonra اِقْرَاْ okumak lâfzı, âhirinde mukadder olmasından hem ihlâs, hem tevhidi ifade eder. Ama اِسْمِ kelimesi ise: Biliniz ki, Zât-ı Vâcibü'l-Vücudun bin bir esmasından bir kısmına “Esmâ-i Zâtiye” denilir ki, her cihette, Zât-ı Akdes'i gösterir. Onun adı ve onun ünvanıdır. “Allah, Ehad, Samed, Vâcibü'l-Vücud” gibi çok esmâ var. Bir kısmına da “Esmâ-i Fiiliye” tabir edilir ki, çok nevileri var. Mesela, “Gaffar, Rezzak, Muhyî, Mümît, Mün'im, Muhsin.” Cümlesini açıklar mısınız





