Bismillâh neden büyük tükenmez bir kuvvet ve bitmez bir berekettir? İzah eder misiniz?
Bismillah; Allahın adıyla demektir. Yani Allah namına başlamak, Allah namına işlemek, Allah namına almak, Allah namına vermek hâsılı her ne hayırlı iş yapıyorsak Rabbimizin adıyla, izniyle, kudretiyle ve yardımıyla yapmak demektir.
Besmele öyle bir iksirdir ki bizim gibi güçsüz, aciz ve muhtaç kulları kudreti ve rahmeti sonsuz olan Allah’a dayandırır.
Zira insanın sayısız düşmanları vardır. Başta nefis ve şeytan olmak üzere insan, kendini rencide eden, üzen ve çaresizlik içinde kıvrandıran nice belalara ve sıkıntılara maruzdur. Yine insan öyle aciz ve güçsüzdür ki gözüyle göremediği Korona Virüsüne mağlup olur. Vücudundaki 100 trilyon hücrenin bir tanesini dahi yaratmaya ve idareye gücü yetmez. Ateşe, soğuğa, açlığa, hastalığa dayanamaz. Vücudu çelikten değil, çabuk dağılır ve bozulur et ve kemiktendir. Sözü ne güneşe, ne buluta, ne toprağa ne atomlara ne de başka bir varlığa geçmez. Tam da bu noktada aciz olan insan, kendisini düşmanlarından koruyup muhafaza edecek sonsuz bir kudreti vicdanıyla aramaya başlar. Nihayet, Allah’ın sonsuz kudretini bulur ve ona dayanır. Böylelikle Bismillah diyerek, Rabbinin sonsuz kudretine dayanarak tüm zorluklara ve musibetlere karşı dayanabilir. Tıpkı devletine bağlı bir neferin, devletinin ve Sultanının tüm güç ve servetini arkasına alarak devleti namına ve sultanının kuvvetine dayanarak takatinin çok üstünde işleri görmesi ve gördürmesi gibi. Bu noktadan Bismillah, tükenmez bir kuvvettir, diyebiliriz.
Evet, bizler hayırlı bir işe başlarken ya da yapmaya niyet ettiğimiz bir işin neticesinin hayırlı olmasını istiyorsak Bismillah demeliyiz. Çünkü Bismillah dediğimiz zaman; ‘’Ya Rabbi! Bu başladığım işin tamamlanmasında gerekli olan kuvvet ve kudret ancak senin tarafından bana verilmiştir ve sendendir. Sen bana bu gücü vermezsen ben bu işi tamamlayamam. Aynı zamanda her türlü bela ve musibetten beni muhafaza eden de ancak sensin,’’ deyip Allaha iman ve tevekkül ederek Rabbimizin sonsuz kudretine besmele ile sığınmış olur.
Üstad Bediüzzaman, 1. Söz namındaki risalesinde her varlığın hal dili ile Bismillah dediğini ve bu sayede kendi güçlerinden katbekat büyük işlere muvakkak olduklarını delilleriyle izah ve ispat eder. (Sözler Mecmûası, 1)
Evet, Kâinatta çok küçük ve zayıf varlıklar vardır ki, kendi güçlerinden çok fazla işleri manen Bismillah diyerek mükemmelen yaparlar.
Nokta gibi küçücük tohumların ağaçları başlarında taşımaları, hayvanların süt, yumurta, bal ve ipek gibi benzersiz muhteşem nimetleri bizlere sunmaları hep bu sırra işarettir.
Toprağın tatsız tuzsuz ilimsiz kudretsiz kapkara haliyle çeşit çeşit yüz binlerce çiçeklerin, meyvelerin ve sebzelerin meydana gelmesine vesile olması elbette manen Bismillah demesiyledir.
Yine bütün hayvanlar ve bitkiler de kendi hal dilleriyle “Bismillah” demektedirler.
Eğer bitkilerin o nazik ve yumuşak kökleri sert kayaları delip geçiyorsa bunu kendi güç ve kuvvetleriyle yaptığını söylemek cahillikle eşdeğer olmaz mı?
Yaz mevsiminin o yakıcı kavurucu sıcaklarında aylarca yemyeşil kalan incecik nazik yaprakların Bismillah dediklerini kabul etmezsek, o zaman bu vaziyeti nasıl îzah edeceğiz?
Bu minval üzere atomlardan galaksilere varıncaya kadar her varlık gördükleri vazife dilleriyle büyüklükleri nispetince Bismillah deyip her şeyi hakikatte yaratan ve yapanın sadece ve sadece Allah olduğunu bütün şuur sahiplerine ilan etmektedirler.
Bismillah’ın bitmez bir bereket olmasını ise şöyle izah edebiliriz;
İnsan fıtraten yani yaratılışı gereği fakir olarak yaratılmıştır. Gerek dünyası için gerekse ahireti için insan çok şeylere ihtiyacı vardır. Hayatı için vücuda, sayısız organ ve cihazlara muhtaçtır. Hayatının devamı için havaya, suya ve pek çok nimetlere ihtiyacı vardır. Bunlara ilaveten hayaliyle de en güzel yemekler, en güzel evler, yatlar, katlar ve libasları fıtraten ister. Bununla da kalmaz, ebedi bir hayatı ve saadeti bütün benliğiyle arzular. Sevdikleriyle ebedi beraber olmak, hiç ayrılmamak ister. Lakin bu ihtiyaçlarının ve istediklerinin milyondan birisine dahi sahip değildir. Sahip olmadığı gibi kendi sermayesi ve gücüyle de teminine muktedir değildir yani fakirdir.
Tam da bu noktada insanın vicdanı ‘’bana bu ihtiyaçlarımı ve istediklerimi kim verebilir?’’ diye bir meded ve yardım noktası aramaya başlar. Nihayet, Rahmeti ve hazineleri sonsuz olan Allah’ı bulur. İman ve tevekkülle Allah’ın Rahmetinden istemeye başlar ve Bismillah, der. Yani, ‘’ Ya Rabbi! Benim dünyadaki ihtiyaçlarımı ve ebede kadar uzanan taleplerimi ihsan edecek olan ancak sensin. Çünkü senin Rahmetin, ihsanın ve keremin sonsuzdur. Ganî olan sensin. Ancak senden yardım diliyorum.’’ Diyerek ahirete imanını, tevekkülünü ve rızasını Allah’a takdim etmiş olur. Bu sayede bitmez bir bereket hazinesini de bulmuş olur.
Madem ki kâinatta canlı cansız her şey “Bismillah” diye haykırıyor, öyleyse bizler nasıl olur da islâm nişanesi olan bu mübarek kelimeyi ihmal ederiz?
Nasıl olurda bizi Rabbimizin bitmez tükenmez rahmet hazinesine sevk eden, bütün sıkıntı ve zorlukların üstesinden gelecek sonsuz kudretine dayandıran bir defineden mahrum kalırız?
O halde biz dahi her daim“Bismillah” diyelim. Hiçbir işimizi besmelesiz bırakmayalım. Ta ki tükenmez bir kuvvete ve bitmez bir berekete Bismillah ile kavuşmuş olalım.