11. Mektub'da geçen; "Güneşin ziyâsı ve harâreti aynadaki misâline geçtiği gibi" cümlesini kısaca izah eder misiniz?
Kastamonu Lahikasındaki bir mektuptaki bazı yerleri sormak istiyorum. Şöyle ki,
1) Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşreb ayrı ve bid'atlara müsaid gittiği için... Burda bahsi geçen ulema kimlerdir, meslek ve meşrebleri ayrı ne demektir?
2) Ey kardeşlerim! Mesleğimiz, tecavüz değil, tedafü'dür, hem tahrib değil tamirdir, hem hâkim değiliz mahkûmuz.... virgül ile ayrılan yer...
Risale-i Nur Külliyatında Kastamonu Lahikası'nda sayfa 193'teki mektupta "Farzlarini yapan, kebireleri işlemeyen kurtulur" şeklinde geçiyor. Buradan hangi kebireleri anlamalıyız? İzah eder misiniz?
Hz. Üstad'ın talebelerine yazdığı bir mektupta "Dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz." Bu cümleyi nasıl anlamalıyız izah eder misiniz?
28. Mektup rüya bahsinde geçen "Evliyaullahın ayaklarına tuzak olan, esma ve sıfat-ı ilahiyenin tecelliyatıdır." cümlesini izah eder misiniz?
22. mektupta bahsi geçen "bir kısım maldan onda bir veya bir kısım maldan kırkta bir" oranındaki zekatla ilgili izahatın haşiyesinde bazı mal ve kazançlardan "kırkta on adettir" cümlesini izah eder misiniz?
15. Mektupta 1. sualde "sahabeler nazar-ı velayetle müfsitleri neden keşfedemediler" sorusu bulunmakta.1. Makamda verilmiş olan cevabı tam olarak anlayamadım. İzah eder misiniz?
Üstad Bediüzzaman, 5. Mektupta Tarik-i Nakşi'nin üç perdesinin izahını yaparken, ikincisi olarak "feraiz-i diniyyeye ve sünnet-i seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir" diyor. Bu cümlenin geniş izahını yapar mısınız?
19. Mektupta geçen, "Ve şu kâinatın neticesi ve en mükemmel meyvesi ve Hâlık-ı Kâinat'ın tercümanı ve sevgilisi olan o Zât-ı Mübarek'in tamam-ı mahiyeti ve hakikat-ı kemalâtı, Siyer ve Tarihe geçen beşerî ahval ve etvara sığışmaz." cümlesini izah eder misiniz?
Birinci mektupda üstadımız şehitler için 'onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir aleme gittiklerini biliyorlar, kemalı saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar' demiş. Bundan kasıt öldüklerini hiçmi bilmiyorlar, bunu izah edebilir misiniz?