Kolay ve hızlı bir şekilde ezber yapmak için hangi usulleri takip etmek gerekir?
"Kitab-ı kebir-i kainatın tercüme-i ezeliyesi, ayat-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedisi" ifadelerinde birinci cümlede ezel, ikinci cümlede ebed kavramlarının kullanılması ne hikmetle olabilir?
Bizler insan ve başta mâhluk olduğumuz için her şeyde mutlaka bir başlangıç noktası arıyoruz. Ancak biliyoruz ki Rabbimizin varlığı başlangıçsızdır. Bunu nasıl açıklayabiliriz?
Çalıştığım işyeri, sattığı ürünler için müşterilere bankadan alınacak kredinin detaylarını anlatıp faizi cazip gösterip özendirmektedir. Ve kişilerin banka ile ilgili işlemlerini takip edip evraklarını düzenlemektedir. Yani banka ile müşteri arasında bu işlemlerler için aracılıl,k yapıp işlemleri olumlu sonuçlandırdıktan sonra, kişilere bankadan verilen parayı alıp ürünlerini satmaktadır. Malasef ...
Fakr u zaruret icinden bulunan kişinin dini de ilmi de ahlakı da Allah korusun tehlike altındadır. Fakru zaruret altında olduğumuz durumu, olayı nasıl anlamak, idrak etmek gerek?
Fal baktırıp geleceğe dair söylenenlere inanan kimse kafir olur mu?
Bir kısım müslümanların; Kuran okurken, hutbe okunurken, namazda sure okurken vb anlamını tam bilmedikleri halde aslı olan arapça şekliyle amel etmeleri hakkında, bazı çevrelerin " Şu insanlara bak! Hala anlamını bilmedikleri şeyleri okuyorlar?" gibi söylemlerine nasıl cevap verilebilir?
Yüce insanların ruhları ile sıradan insanların ruhları başlangıçta eşit miydi? Eğer ruhlar yaratılıştan farklı ise bu imtihan sırrına tezat değil mi?
Bediüzzaman hazretleri Kastamonu Lahikasında "Feraizi işleyen kebairi terk eden inşallah kurtulur" diyor. Ancak Asayı Musa mecmuası 11. şua 4. meselesinde ise; "hatta bir ehli keşif ve tahkik bir yerde 40 vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler gayb etmişler," diyor.(camii cemaati diye biliyorum yanlış değilsem) Bu iki parça birbirine zıt gibi duruyor. izah...
"...o vakte kadar ulûm-u felsefeyi ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurup, o ulûm-u felsefeyi, pek yanlış olarak, maden-i tekemmül ve medar-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki, o felsefî meseleler ruhumu çok fazla kirletmiş ve terakkiyât-ı mâneviyemde engel olmuştu. Birden, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve keremiyle, Kur’ân-ı Hakîmdeki hikmet-i kudsiye imdada yetişti. Çok risalelerde beyan edildiği g...