Esma’yı sitte risalesinde(30. Lema), Kuddüs isminde, "tanzif" fiili "münazzifi" (temizleyeni) gösterdiği halde neden "nazife" yani Kudüs’e (temize) gidiyoruz? Ve tanzif eden naziftir diyoruz. Tanzif eden münazziftir dememiz gerekmez mi? Diğer isimler için de de buna benzer bir usul takip ediliyor. Kendinde olmayan bir sıfatı başkasına verememek nasıl oluyor? Bunu nasıl delillendirebiliriz? Temizle...
Tarihselci bir arkadaşın bir iddiası var buna ne cevap verilebilir? Yazı şu şekilde:
Mesela çok evlilik, o dönemde çok evliliğin yasaklanması imkansız. Kabile bir toplumda 7. yüzyılın aile anlayışı varken böyle bir şey yapmak böyle bir devrim imkansız. Ama Kuran buna rağmen belirli bir ölçü getiriyor 4 kadın ile sınırlıyor ve tek evliliği de bolca övüyor. Şimdi sosyoloji değişti. Çok evlilik kanu...
Üstad 4.telvihde, "İşte bu hâle giriftar olanlar, mizan-ı şeriatı elde tutmak ve usulü'd-din ulemasının düsturlarını kendine ölçü ittihaz etmek ve İmam-ı Gazâlî ve İmam-ı Rabbânî gibi muhakkıkîn-i evliyanın talimatlarını rehber etmek gerektir."diyor. Buradaki rehber olacak eserler hangileridir?
Tasavvufun İslâm'da yeri nedir? Tasavvufun mahiyetini ve Risale-i Nur'un bakışını izah eder misiniz?
"Ve o hadsiz faaliyet dahi, hadsiz bir tebdil ve tağyir ve tahvil ve tahribi dahi iktiza ediyor. Ve o hadsiz tağyir ve tebdil dahi mevt ve ademi, zeval ve firakı iktiza ediyor."
Bu cümleyi nasıl anlamalıyız? Tağyir ve tebdil nasıl zeval ve firakı gerektirir?
Ben çok teganni yapıyorum.Bunu yenmem için ne yapabilirim?
Teheccüd namazını hiç bırakmadan kılan bir kimse bir gün namaza kalkamasa o gün yaptığı günahlardan dolayı huzurdan mı kovulmus olur? Yoksa başka bir sebebi olabilir mi?
"Acaba bir tek âyetin bir tek işareti, gözümüz önünde ulûm-u İslâmiyede müteaddid ilmî ve kevnî hakîkatleri meyve veren bir kitabın binler böyle şehâdetleri ve da‘vâlarıyla, güneş gibi zuhûr eden îmân-ı haşrî, hakîkatsiz olması mümkün mü?"
"Acaba bir tek âyetin bir tek işareti gözümüz önünde ulûm-u İslâmiyede müteaddid ilmî ve kevnî hakîkatleri" burasını örneklerle izah eder misiniz?
Beş vakit namaz kıldığı halde, televizyon seyreden insanların durumu hakkında ne denebilir? Namazları makbul olur mu?
Evimde televizyon var. Ve ona saatlerce bakmak beni rahatsız ediyor. Bir yandan da nefsime söz geçiremiyorum. Eşime televizyonu tamamen kaldırsak diyorum pek yanaşmıyor. Televizyon izlemenin dini açıdan yorumunu merak ediyorum. Siz ne önerirsiniz?