"İşte insaniyet ve akıl cihetiyle alâkadar olduğun bütün o seyyar dünyalar ve seyyal kâinatlar, mütemadiyen senin dalaletin suretiyle, senin başına dünya dolusu dehşetli ve hadsiz ölümlerin şiddetli elemlerini yağdırıyor." (Kastamonu lahikası)
Burda geçen seyyar dünyalar ve seyyal kainatlar ne demektir? Konuya bağlantılı olarak izah eder misiniz)
Bir kısım insanlar hasta olduklarında şifayı sadece haplara ve doktorlara verip Cenab-ı Hakk'ı hiç hatırlamıyorlar. 'İlaç içtim şifa buldum' diyorlar. Sebeblere sarılmayı esas alan ve dünya açısınsan doğru gibi gözüken bu duruma nasıl yaklaşılmalıdır? Üstadın Tabiat Risalesi'nde veya sair yerlerdeki açıklamalarıyla nasıl bağlantı kurulabilir?
İlaç kullandıktan sonra ilaç iyileştirdi demek ya da mesela suya dua okuyup içtikten sonra iyi geldi, iyileştirdi gibi şeyler söylediğimiz de bir sorun olur mu? Tabi ki şifayı yalnızca Allah veriyor. Bunu düşünerek o cümleleri söylediğimizde herhangi bir sorun olur mu?
Kastamonu lahikasinda Hz Ali'nin iki defa sırran beyeneten sırran tenevverat demesine binaen Bediüzzaman üstadın her vakit tam ihtiyat ve tam sakınmak vaziyetini muhafaza etmekle mükellefiz demesinde ihtiyatlı olmayı nasıl anlamamız gerekiyor? Üstadın yaşadığı dönemdeki tazyikatlar için mi geçerli, günümüze işaret eden bir yönü var mı? Devamında muhtelif tabakalardaki talebelerin vaziyetleri ehemm...
Hergün bir insanı parçalayan, insanlara saldıran ve çoğalan sokak köpeklerini itlaf etmek caiz midir? Yerel yöneticiler bu tehdide karşı çözüm bulmuyorsa ferd kendi başına bu itlafı gerçekleştirebilir mi?
29. Söz'ü hülasa olarak özetlermisiniz.
S.a. 24. Söz'ün 3. Dalı'nın ilk altı aslını misallerle açıklar mısınız?
"Âhiretteki neticeleri ise; kat'iyyen vücudları ve tahakkukları, icmalen Onuncu Söz'ün oniki hakikat-ı katıa-i satıasıyla ve Yirmidokuzuncu Söz'ün altı esas-ı bahiresiyle isbat edildiği gibi," (32. Söz)
29. Sözde dörder tane var altı tane yok?
16. Söz’de, Allah’ın bir olmasıyla birlikte bütün kainatı tek başına yaratıp idare etmesi, mekandan münezzeh olmasıyla birlikte her yerde hazır bulunması, İlâhlık mertebesinde olmakla beraber her şeye her şeyden yakın olması izah edilmiş. Üstad, böylesine aklı zorlayan bir meseleyi temessül bahsi ile açıklıyor. Sorulan soru ile temessül bahsinin alakasını izah eder misiniz? Bu derin hakikati öze...
Dokuzuncu lemada gecen "şu ayine güneşin hem zarfı hem mevsufudur" derken oradaki zarf nasıl açıklanabilir