"...bir def‘a (Dünya öküzün üzerinde) demiş. Çünki küre-i arz, o suâlin zamanında sevr burcunun misâlinde imiş. Bir ay sonra yine sorulmuş, (balık üzerinde) demiş. Çünkü o vakit küre-i arz, hût burcunun gölgesinde imiş..." (14. Lema) burçlara baktığımız zaman Boğa burcu (Taurus)
21 Nisan-21Mayıs Balık Burcu(Pisces)
19 Şubat-20 Mart tarihlerini kapsıyor. Dolayısıyla bir ay sonra balık burcu değil...
"Gavs-ı Geylani (ks) birisinin ecel-i mübremi hususunda meşiet-i İlahiyeden (Allah’ın iradesinden) istimdat ve niyaz etmesiyle teehhürüne (ertelenmesine) vesile olduğunu ehl-i keşf haber vermişler..." Ecel-i mübrem değişmez ecel demek. Ama bu cümleye göre sanki değiştirilebiliyormuş gibi algılanıyor! Bu ifadeyi izah eder misiniz ve Gavs-ı Geylani'nin bu hadisesini de anlatır mısınız?
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"İşte insaniyet ve akıl cihetiyle alâkadar olduğun bütün o seyyar dünyalar ve seyyal kâinatlar, mütemadiyen senin dalaletin suretiyle, senin başına dünya dolusu dehşetli ve hadsiz ölümlerin şiddetli elemlerini yağdırıyor." (Kastamonu lahikası)
Burda geçen seyyar dünyalar ve seyyal kainatlar ne demektir? Konuya bağlantılı olarak izah eder misiniz)
Münacat Risalesi'nde geçen "Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey kibriya-yı azametinden tesettür etmiş olan Sâni-i Hakîm ve Hâlık-ı Rahîm"
sözünü izah edebilirmisiniz?
Eyyüb (as) yaraları ibadetini engelleyene kadar hastalığının şifasını taleb etmemiş. O halde bizler de hastalığın bize kazandırdıklarını düşünerek hastalık ibadetimize engel oluncaya kadar dua etmemeli miyiz?
Bir kısım insanlar hasta olduklarında şifayı sadece haplara ve doktorlara verip Cenab-ı Hakk'ı hiç hatırlamıyorlar. 'İlaç içtim şifa buldum' diyorlar. Sebeblere sarılmayı esas alan ve dünya açısınsan doğru gibi gözüken bu duruma nasıl yaklaşılmalıdır? Üstadın Tabiat Risalesi'nde veya sair yerlerdeki açıklamalarıyla nasıl bağlantı kurulabilir?
Şiilik, alevilik, sünnilik hakkında bilgi verirmisiniz? Bunların öncesi ve günümüzde bulundukları konum nedir? Risale-i Nur'un bunlara bakış açısı nasıldır?
"Şimdi, dünyayı tahkîr edenler, dört sınıftır. Birincisi, ehl-i ma‘rifettir ki, Cenâb-ı Hakk’ın ma‘rifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkîr eder. İkincisi, ehl-i âhirettir ki, ya dünyanın zarûrî işleri onları amel-i uhrevîden men‘ ettiği için veyahud şuhûd derecesinde bir îmân ile cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, güzel bir adam Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm’a nisbet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymetdar mehâsini varsa, cennetin mehâsinine nisbet edilse, hiç hükmündedir..." Soru
32. Söz'ün 5. Remiz'inde geçen bu kısmı izah eder misiniz? Dünyayı tahkir eden, aşağışayan bu dört grubu nasıl anlamak gerekir? Makbul tahkir nasıl olur?
Bediüzzaman Hazretleri İhlas Risalesi'nde, aynı manevi hizmetleri ortaklaşa yapan kimselerin, bu hizmetlerden ortaya çıkan sevapları böülüşmeksizin tamamen alacaklarını anlatıyor. Bir gaz lambasının farklı parçalarını getirerek birleştiren insanların her birisinin kendi aynasına bir lamba yansımasını misal vererek mevzuyu güzelce izah ediyor. Benim merak ettiği şey şu: Acaba bu mevzuya açıkça işar...