Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Kastamonu Lahikası adlı eserinde, İkinci Dünya Savaşı sırasında suçsuz yere öldürülen Hristiyan siviller için "şehid hükmündedirler" diyor. Ehli Sünnet inancına göre şehid sayılmak için müslüman olmak şart değil mi? Bu mevzuyu açıklar mısınız?
Peygamber Efendimiz vazifesi boyunca hiç beddua etti mi? Ettiyse kime nasıl etmiştir? Birkaç örnek verir misiniz?
Peygamberimiz (s.a.v) haksızlığa uğrayınca ne yaparmış? Sessiz mi kalırmış? Yoksa haklılığını ispat için uğraşır mıymış?
Risale-i Nur'un bu zamanın tefsiri olduğuna dair deliller nelerdir?
Risale-i Nur Beşinci Halife midir? İzah edebilir misiniz?
Üstadımız bu zamanın en büyük farz vazifesi İttihad-ı İslam diyor. Risale-i Nur'a göre İttihad-ı İslam nedir?
"İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayâl, hâfıza gibi ma‘nevî vücûdlar da var." (Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 251) cümlesinden mezkur letaifin müstakil birer vücudu olduğu anlıyoruz. Ancak birbirleri ile alakadarlıkları noktasında ruhun birer cihazı, ruha takılmış birer latifeler olduklarını ifade eden bir ibare risalede mevcut mudur?
2. Lem'a'da geçen “İnsan sabır kuvvetini evham yolunda dağıtmazsa her musıbete karşı gelebilir” cümlesindeki 'sabrı evham yolunda dağıtmak' kısmını nasıl anlamalıyız?
Sabır nedir? çeşitleri nelerdir? misallerle izah eder misiniz?