Başımıza gelecek olayların önceden kaderde yazılı olduğuna; ve yaşadığımız her şeyin tekrar kaydedildiğine dair akla yaklaştırıcı bir örnek verilebilir mi?
İnsan, iradesi dışında bir makine gibi mi işliyor? Allah insan iradesinin işler olabilmesi için mi insana kudreti depolama kabiliyetini vermemiştir? İnsanın Allah’ın kudretinden bağımsız, kendi kudreti olmuş olsa idi, pili içinde olan bir oyuncaktan farkı kalmaz mıydı? Allah’ın kudreti insan iradesini selp mi ediyor yoksa teyit ve takviye mi ediyor? İnsan Allah’ın takdiratı dışına çıkamayacağına g...
1. "Onlara bir iyilik gelirse bu Allah'tandır derler. Onlara bir kötülük gelirse bu senin yüzündendir derler. De ki hepsi Allah tan dir." (Nisa, 78) Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük gelirse kendindendir. "Nisa, 79" Bu iki ayeti nasıl anlamak lazım. Zahiren zıt gibi duruyor?
2. "Allah hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır." (Ahzap, 4) Halbuki iki kalpli insanların doğduğu ol...
İmanın altı şartını kısaca izah eder misiniz?
Eşarilerin ''İnsan, muhtar(ihtiyar sahibi) görünümlu mecburdur'' sözünü nasıl anlamalıyız? İzah eder misiniz?
"Beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur." cümlesinden nasıl anlamamız lazım? İzah eder misiniz?
19. Mektub Mucizat-ı Ahmediye Risalesi"nden 5. Nükteli İşaret'te zikredilen "Cemel Vakası, Sıffin ve Kerbela hadiselerini kısaca özetleyebilir misiniz?
Kader hakkında konuşmak yasaklanmış mıdır? “Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!” Hadisini nasıl anlamalıyız? İzah eder miisniz?
Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...