Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
Atâ, kaza ve kader Allah’ın üç kanunudur. Atânın kazada, kazanında kaderdeki hükmünü Üstad hHazretleri şu şekilde izah etmektedir.
Cenab-ı Hakk'ın atâ, kaza, kader namında üç kanunu vardır. Atâ, kaza kanununu bozar. Kaza da kader kanununu bozar.
Meselâ: Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararı ibtal edip hükmü kazadan affetmek, atâ demektir. Evet yumuşak bir otun köklerindeki damarları katı taşı deldiği gibi, atâ da kaza kanununun kat'iyyetini deler. Kaza da ok gibi kader kanununun kararlarını deler. Demek atânın kazaya nisbeti, kazanın kadere nisbeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümulünden ihraçtır. Kaza da kader kanununun külliyetinden ihracdır. Bu hakikate vâkıf olan ârif: Mabudu olan Halık’ına "Ya İlahî! Hasenatım senin atâ'ndandır. Seyyiatım da senin kaza'ndandır. Eğer atâ'n olmasa idi, helâk olurdum." der.[1]
Bir misalle izah edilecek olursa; hâkimin bir şahıs hakkında verdiği karara kader, verilen kararın uygulanmasına kaza, uygulanan kararda değişikliğe gidilmesi atâ olur. Mesela hâkim bir suçlu hakkında on yıl ceza verdi (kader). Cezanın uygulanması, yani şahsın hapse atılması (kaza). Hâkimin suçluyu affetmesi (atâ) olur.
Levhi mahfuzdaki bir şeyin atâ ile değişip değişmediği meselesi:
Anladığımız kadarıyla levh-i mahfuz her şeyin nihayet kararının yazıldığı levhadır. Yani bütün ihtimal veya olasılıkların sonucunda vuku bulacak olan netice levh-i mahfuzda yazılıdır.
Birde levh-i mahv ve ispat vardır ki bir şey için bütün ihtimallerin yazılı olduğu levhadır. Bir şeyin (bunu insan olarak kabul edecek olursak) başından geçebilecek olumlu veya olumsuz bütün olasılıkların yazıldığı levha levh-i mahv ve ispattır. Adeta yazar bozar tahtası hükmündedir. Yani ölüm-hayat, vücud-yokluk gibi sürekli değişkenlik gösteren durumların olduğu levhadır. İşte atânın kazada değişkenliğe sebep olduğu levha bu levhadır.
Üstad Hazretleri bunu şöyle anlatır:
“Levh-i mahv ü isbat” ise, sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfûz-u A‘zam’ın dâire-i mümkinâtta, yani mevt ve hayata, vücûd ve fenâya dâimâ mazhar olan eşyâda mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakîkat-i zaman odur.[2]
Öyle ise bu sahife-i havanın hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn derecesinde bedahetle Zât-ı Zülcelal'in hadsiz gayr-ı mütenahî ilmi ve hikmetle çalıştırdığı kalem-i kudret ve kaderin mütebeddil sahifesi ve bir levh-i mahfuzun âlem-i tegayyürde ve mütebeddil şuunatında bir levh-i mahv-isbat namında yazar bozar tahtası hükmündedir.[3]
Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür. Bizim verdiğimiz sadaka, yapacağımız iyilikler veya yaptığımız dualar levh-i mahv ve ispattaki kaderi değiştirir. Daha doğrusu oradaki diğer ihtimaller içerisinde bu yapılanların yazılı olduğu ihtimalin kalıp diğerlerinin silinmesine vesile olur ve ona terettüp eden netice kalır oda levh-i mahfuz’da yazılı olan kısım olur. Zira Cenab-ı Hakk bizim o sadakayı vereceğimizi, o iyiliği yapacağımızı veya o duayı yapacağımızı biliyor. Levh-i mahv ve ispatta bunların olup olmama ihtimallerini yazmış. Yapılıp yapılmama durumuna göre birisini siler diğerini bırakır. Levh-i mahfuzda ise bunların son durumunu yani yapacaksak yapılmış şekildeki neticeyi, yapmayacak olursak yapılmamış haldeki neticeyi yazmıştır. Demek ki levh-i mahfuzdaki kaderde herhangi bir değişiklik olmaz. Üstadın yukarıda zikredilen “sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfûz-u A‘zam’ın” cümlesi levh-i mahfuzun sabit ve daim olduğunu yani değişmeyeceğini ortaya koyar.
Tabir-i caizse levh-i mahfuz temyiz edilmiş durumdur. Dolayısıyla orada nasıl yazılmışsa öyle olur. Yani değişme olmaz. Yanlış anlaşılmasın biz nasıl yapacaksak öyle yazılmıştır. Yoksa nasıl yazılmışsa biz mahkûm olarak öyle yapmıyoruz. لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ
Ayrıca aşağıdaki linklere bakabilirsiniz:
/soru-cevap/levh-i-mahfuzda-her-seyin-yazili-olmasi