Yazı Mektubunda, Risale-i Nur'u yazmanın beş nevi ibadet olduğu bahs ediliyor. Fakat ibadetler Kur'ân ve hadiste belirlendiğine göre bunlar nasıl ibadet oluyor?
Kıyamete yakın, ahir zamanda bir sed arkasına hapis edilmiş olan Yecüc ve Mecüc kavimlerini Bediüzzaman Çin Seddi arkasına hapis edilmiş Moğol, Mançur ve Kırgız kavimleri olduğunu söylemiş. Lakin bu günümüz için olamaz bir durumdur. Çünkü bu asyalı kavimler günümüzde istediği gibi seddi geçebilir ve gücü olmayan kavimlerdir. Ayrıca Bediüzzamanın söylediği şeyler Hadislere ters düşmektedir.
Oruçluyken boğazımda pirinç tanesinden küçük, yuvarlak gibi küçük bir şey hissettim. Fakat bu yemek kırıntısı mı bilemiyorum. Onu tükürüğümle birlikte bilerek yuttum. Oruç konusunda özellikle ağzımda kıl varmış gibi hissetmek konusunda çok defa vesveseleniyorum. Fakat yasadigim bu durum vesvese değil gibi. Bu durumda oruç bozulur mu ve kaza gerekir ki?
Ayet-i Kerimelerde haşre örnek olarak yeryüzünün ölümünden sonra diriltilmesi ifadeleri var. Peki ağaçlar olsun, diğer yaprakları dökülüp beklemeye geçen bitkiler olsun bunlar bildiğimiz manada ölmüyorlar. Sadece yaprakları ve meyvaları dökülüyor ve bahar geldiğinde dökülen yaprakların meyvaların yerlerinden tekrardan yenileri yetişiyor. Bunlarda ayetlerde bahsedilen “yeryüzünün ölümü” ifadesine d...
"Hem, bununla beraber, Hâlık-ı Zülcelâl her şeye yakın olduğu halde, yetmiş bine yakın nuranî perdeleri vardır." Yetmiş bine yakın nurani perdelerden maksat nedir?
17. Söz'ün zeylinde geçen yıldız böceği örneğini anlatır mısınız?
7. Şua'nın 2. makamında geçen '' İki kutbun dâiresindeki hesab rakamlarına sıkışmayan bir nihâyetsiz uzaklık içinde, aynı zamanda, aynı kuvvet, aynı tarz, aynı sikke-i fıtrat ve aynı sûrette, beraber noksânsız tasarruf eden; ve o pek büyük mütecâviz kuvvetleri taşıyanları, tecâvüz ettirmeden kanununa itâat ettiren; '' kısmını açıklar mısınız?
Zerrenin hareketlerinde hasıl olan netice ve hikmetler tesadüf imkanını yok ediyor. Ya ilerde bozulursa, açıklar mısınız?
Zeval vakti tam olarak ne zamandır?
29. Söz'de, Allah-ü Teala'nın kainatta zıdları, şer ve hayırları karıştırarak; kainatı tebeddül ve tağayyur (değişme ve başkalaşma) kanununa, tahavvül ve tekemmül (halden hale geçme ve olgunlaşma) düsturuna tabi kıldığını söylüyor. Zıtların birbirine karıştırılmasıyla, kainatın değişim kanununa tabi olmasının ilgisini açıklayabilir misiniz?