Arkadaşlarıma etkili bir tebliği nasıl yapabilirim? Neyi, ne zaman, ne kadar ve kime anlatacağım? Tebliğde dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir? Risale-i Nur'un tebliğ metodu nasıldır?
30. Lemadaki Kuddüs bahsinde geçen "Ve o evamir-i tanzifiyeyi yıldızlar, unsurlar, madenler, nebatlar dinledikleri gibi, bütün zerreler dahi dinliyorlar ki, hayret-engiz tahavvülât fırtınaları içinde o zerreler nezafete dikkat ediyorlar." cümlesini izah eder misiniz?
Erkeğin çok eşlilik yapmasıyla ilgili hadis ve ayet var mı? Cenabı Hak ne ölçüde izin vermiş?
Risale-i Nuru ezberlememizin maksadları ve faydaları nelerdir? Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi (r.a) Risale-i Nuru ezberlememiz hakkında neler söylemiştir?
Fakr u zaruret icinden bulunan kişinin dini de ilmi de ahlakı da Allah korusun tehlike altındadır. Fakru zaruret altında olduğumuz durumu, olayı nasıl anlamak, idrak etmek gerek?
Yüce insanların ruhları ile sıradan insanların ruhları başlangıçta eşit miydi? Eğer ruhlar yaratılıştan farklı ise bu imtihan sırrına tezat değil mi?
Bediüzzaman hazretleri Kastamonu Lahikasında "Feraizi işleyen kebairi terk eden inşallah kurtulur" diyor. Ancak Asayı Musa mecmuası 11. şua 4. meselesinde ise; "hatta bir ehli keşif ve tahkik bir yerde 40 vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler gayb etmişler," diyor.(camii cemaati diye biliyorum yanlış değilsem) Bu iki parça birbirine zıt gibi duruyor. izah...
İhlas Risalesinde ikinci düsturda geçen "onların üstünde fazilet-füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik etmemektir" ifadesini nasıl anlamamız gerekiyor? Faziletfüruşluk nasıl yapılır, gıpta damarı nasıl tahrik edilir, örnek vererek açıklar mısınız?
Eflatun, Aristo, İbn-i Sina gibi adamlar "insaniyetin gayetül gayatı etteşebbühü bilvacib(Allah'a benzemek) "demişlerdir. Onlar bunu ilimlerindeki hangi noktaya dayanarak demişlerdir? Onları yanıltan ne olmuştur? Sanemperest, tabietperest, nücumperest gibi şirk taifeleri onların hangi görüşlerinden faydalanarak meydana çıkmıştır?
"...o vakte kadar ulûm-u felsefeyi ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurup, o ulûm-u felsefeyi, pek yanlış olarak, maden-i tekemmül ve medar-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki, o felsefî meseleler ruhumu çok fazla kirletmiş ve terakkiyât-ı mâneviyemde engel olmuştu. Birden, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve keremiyle, Kur’ân-ı Hakîmdeki hikmet-i kudsiye imdada yetişti. Çok risalelerde beyan edildiği g...