Arama sonuçları: 418 sonuç bulundu.

Şükür cihetiyle ihmal edilmemesi gereken en büyük nimetler hangileridir?
Hizmette önde ücrette arkada olmak düsturu var. Sahabelerimiz ve ehl-i beyt mensupları ganimet paylaşımında ısrarcı oluyorlar. Bunu nasıl anlamalıyız?
Allah'ın bana verdiği nimetlerin kıymetini bilemiyorum. Nimetlerin kiymetini nasıl anlayabilirim ve başarıyı nasıl elde edebilirim?
Cennette 8 tabaka olduğunu duyuyoruz. Bu tabakalar nelerdir? Bir de Cennetin tabakalarını nasıl anlamalıyız? Sekiz katlı bir bina gibi mi düşünmeliyiz? Yoksa herkes aynı Cennette olacak ama aldıkları zevk ve sahip oldukları nimet cihetiyle mi farklı tabakalar olacak? 
Cennette zaman kavramı olacak mı? Zira dünyada zaman ve mekan ile kayıtlı olan insan cennette bir çok nimete mazhar olacak ve bu mazhariyet için zaman kavramı ortadan kalkacak mı? Aynı anda birden çok yerde olmak ile mekandan bir nebze kurtulma gibi.
"Halimi soranlara dedim ki: Hem nazar, hem ervah-ı gayr-ı tayyibe cihetinden başıma gelen bu musibet, rahmet-i İlâhiyeyle, on adetten bire indi, dokuzu nimet oldu. Bâki kalan birisi de, dokuz menfaati oldu." İzah eder misiniz?
"İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Herşeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir." Bu cümleyi, buradaki anlamından başka; Cenab-ı Allahın sana ihsan ettiği nimetlerin fazlası fazl-ı İlahi den olmayabilir şeklinde anlamak mümkün mü, değil mi?
Bir insan en evvel muhabbetini Allah’a verirse, onun muhabbeti dolayısıyla Allah’ın sevdiği herşeyi sever. Ve mahlûkata taksim ettiği muhabbeti, Allah’a olan muhabbetini tenkis değil, tezyid eder.(mesnevi nuriye osmn.67) Mesnevi Nuriye’de bu paragrafta “en evvel muhabbetini Allah’a verirse” yani sebeplerden önce Allah’ı bilelim deniyor. Sebepleri görmeden, bilmeden onlara bir muhabbet oluşmadan ...
10. Hüccet-i imaniyenin mukaddemesinde geçen: "Ey insan kat‘iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makā-mı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan i...
23. Söz 4. Noktada geçen "Yoksa bir sinekten vaveyla eden ahmak ve haylaz bir çocuk gibi ben kuvvetimle bu kabil-i teshir olmayan ve bin derece ondan kuvvetli olan acip şeyleri ve ademleri teshir ediyorum ve fikir ve tedbirimle kendime itaat ettiriyorum deyip küfran-ı nimete sapmak insaniyetin fıtratı asliyyesine zıt olduğu gibi şiddetli bir azaba kendini müstahak eder." kısmını nasıl anlamalıyız