Soru

Cennette Zaman

Cennette zaman kavramı olacak mı? Zira dünyada zaman ve mekan ile kayıtlı olan insan cennette bir çok nimete mazhar olacak ve bu mazhariyet için zaman kavramı ortadan kalkacak mı? Aynı anda birden çok yerde olmak ile mekandan bir nebze kurtulma gibi.

Tarih: 8.11.2012 16:33:38
Okunma: 10754

Cevap

Evvela şunu belirtelim ki, cennetteki halat hakkında tam bilgimiz yoktur. Mahiyetini kavramış değiliz. Ayet ve hadislerde anlatılan kadar bilgimiz vardır. 

"Gökten yere (her) işi, (O) tedbîr (ve idâre) eder; sonra (bu işler), mikdârı sizin saymakta olduklarınıza göre bin yıl tutan bir günde, ona (Cenâb-ı Hakk’ın ta‘yin buyurduğu yüksek makama) çıkar."(Secde,5)

"Melekler ve Rûh (Cebrâîl), mikdârı (sizce) elli bin sene olan bir günde O’na (arşına)çıkarlar."(Mearic,4)

“Cennet ehli her cuma iki defa inci, yakut ve yeşil zümrüt işlemeli altın sandalyelere oturur Allah'ın cemalini seyrederler. O da kendilerine bakar, tecelli eder. Oradan kalkınca herkes evine döner. Evlerinin yakut ve yeşil zümrüt işlemeli yetmiş kapısı vardır.” (İbn-i Ebi’d-Dünya)

“Cennet ehlinin en efdali, günde iki defa Allah'ın cemalini görür.” (İbn-i Ebi’d-Dünya)

Gibi ayet ve hadislere göre beka aleminde ve cennette zaman olduğu anlaşılmaktadır. Fakat zaman kavramı yere, zamana ve aleme göre farklılık gösterir. Bizim şu anda alem-i şehadette kayıtlı olduğumuz zaman ile alem-i misal denilen rüya alemindeki zaman farklıdır. Bunun gibi alem-i bekadaki zaman da içinde bulunduğumuz şehadet aleminden farklıdır. 

"Sâni-i Zülcelâlin san'atında, harekât nihayet derecede muhteliftir. Meselâ, savtın süratiyle ziyâ, elektrik, ruh, hayal süratleri ne kadar mütefâvit olduğu mâlûm. Seyyârâtın dahi, fennen harekâtı o kadar muhteliftir ki, akıl hayrettedir. Acaba latîf cismi, urûcda sür'atli olan ulvî ruhuna tâbi olmuş, ruh süratinde hareketi nasıl akla muhâlif görünür?

Hem, on dakika yatsan, bâzı olur ki bir sene kadar hâlâta mâruz olursun. Hattâ bir dakikada, insan, gördüğü rüyâyı, onun içinde işittiği sözleri, söylediği kelimâtı toplansa, uyanık âleminde bir gün, belki daha fazla zaman lâzımdır. Demek oluyor ki, bir zaman-ı vâhid, iki şahsa nisbeten, birisine bir gün, birisine de bir sene hükmüne geçer."(Sözler) 

Cennette insan hayal süratinde ve ruh vüsatinde seyran edecektir. Bir anda binlerle yerlerde olabilecektir.

"Halbuki, fânî, âciz bir hayvan-ı nâtık, zevâl ve firâk sillesini dâimâ yiyen bîçare insana, birden "Ebedî, bâkî bir Cennette, Rahîm ve Kerîm bir Rahmân'ın rahmetinde ve hayal süratinde, ruhun vüs'atinde, aklın cevelânında, kalbin bütün arzularında, mülk ve melekûtunda tenezzühe, seyerâna ve cevelâna muvaffak olduğun gibi, saadet-i ebediyede rü'yet-i Cemâline de muvaffak olursun" denildiği vakit, insaniyeti sukut etmemiş bir insan, ne kadar derin ve ciddî bir sevinç ve sürûru kalbinde hissedeceğini tahayyül edebilirsin."(Sözler)

Bediüzzaman üstadımızın dediğine göre ruh zamanla mukayyed(kayıtlı) değildir.

Ruhun zamanla kayıtlı olmadığına dair bir kaç yer şöyledir:

"İ'lem eyyühe'l-aziz! Denizlerde vukua gelen med ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, tayy-ı mekan meselesi şöhret bulmuştur. Ezcümle: Kitab-ı Yuvakit'in rivayetine göre, İmam-ı şa'rani bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalaa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğrabla inkar edilmesin. Zira bu gibi garip meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur. Mesela, rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur'an okumuş olsaydın, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu halet evliya için halet-i yakazada inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla mukayyed değildir. Ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sür'at-i ruh mizanıyla cereyan eder." (Mesnevi-i Nuriye)

"zamanla mukayyet olan cism-i maddî gılâfından sıyrılıp tecerrüdle ruhen yükselip, dün geceki Leyle-i Kadri öbür gün leyle-i îd ile beraber, bugünkü gibi hazır görmektir. Çünkü ruh zamanla mukayyet değil. Hissiyat-ı insaniye ruh derecesine çıktığı vakit, o hazır zaman genişlenir; başkalarına nisbeten mazi ve müstakbel olan vakitler, ona nisbeten hazır hükmündedir." (Mektubat)

Cennette ruh genişliği ve hayal süratini kazanan insan için hangi zaman işlediğini bilemiyoruz. 

"Evet, her şeyin bir hakîkati olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinâtta cereyân eden bir nehr-i azîmin hakîkati dahi Levh-i mahv ü isbattaki kitâb-ı kudretin sahîfesi ve mürekkebi hükmündedir."(Sözler)

Yukardaki izaha göre madem kudret kitabının sayfası ve mürekkebi zamandır. Yani kudret taalluk ettikçe zaman olacaktır. Fakat alem-i bekada ve cennet ve cehennemdeki zaman da oraya münasip olacaktır. Her şeyin en iyisini Allah bilir.

 


Yorum Yap

Yorumlar