Cenab-ı Hakk'ın herkese verdiği irade aynı mıdır? Aynı ise Hz. Ali ile bizim irademiz aynı mıdır? Aynı değilse bu adilmidir, adalete uygun mudur?
BİRİNCİ MEDAR: Dikkat edilse, şu kâinatın umumunda bir nizam-ı ekmel, bir intizam-ı kasdî vardır. Her cihette reşehat-ı ihtiyar ve lemaat-ı kasd görünür. Hattâ herşeyde bir nur-u kasd, her şe'nde bir ziya-yı irade, her harekette bir lem'a-i ihtiyar, her terkibde bir şu'le-i hikmet, semeratının şehadetiyle nazar-ı dikkate çarpıyor. İşte eğer saadet-i ebediye olmazsa, şu esaslı nizam, bir suret-i za...
Bir büyüğüm Allah'ın bizlerin cennete veya cehenneme gideceğimizi bildiğini ve cehenneme gidecek olanların bu dünyada kendini kurtaramayacağını söyledi. Çünkü zaten cehennemlik hükmü konmuş, o zaman bu dünyanın yaratılma sebebi ahiretde bahanemiz olmama sımıdır? Ne anlamı kalıyor benim kıldığım namazların sabretdiğim anların? Çünkü zaten inşaAllah cennete girebileceksem, seviyem zaten belli. En al...
Allah'ın sıfatlarının ezeli ve mutlak olduğunu dolayısıyla bu sıfatlarda derece olmadığını biliyorum. Fakat gelecek henüz yaratılmış değilken Allah'ın geleceği işitmesini, görmesini ve bilmesini anlayamıyorum. Bir de ilim maluma tabidir kaidesine göre gelecek nasıl malum oluyor, daha doğrusu cüz'i iradenin neticesi Allah için nasıl malum olabiliyor?
Allah'ın ilmi irade gibi sıfatları zatına muhtaç mı?
Sınırlı mahlukatta sınırsız bir ilim nasıl gözükür? Mesela bir arıyı veya bir elmayı ele alırsak, bu varlıklarda Allah'ın sonsuz ilim ve iradesi nasıl gözüküyor? Yani sonsuz kudret ve ilim Allah'ın zatının gereği olan bahisten hariç sadece mahlukatta gözüken bu fiil ve sanatlarda nasıl sonsuz ilim, irade ve kudret gözlükür? Bu konuyu izah edebilir misiniz?
1) Bakara süresi 30.ayet "Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti." Okuduğumuz dini kaynaklı kitaplarda Meleklerin geleceği bilemeyeceği ve iradelerinin olmadığı yazıyor....
"O çare ise şudur ki o cüz-i ihtiyarîden dahi vazgeçip, irade-i İlahiyeye işini bırakıp, kendi havl ve kuvvetinden teberri edip, Cenab-ı Hakk’ın havl ve kuvvetine iltica ederek hakikat-i tevekküle yapışmaktır. " 17. Söz'ün zeylinde geçen bu kısmındaki "cüzi ihtiyariden vazgeçmeyi" nasıl anlayacağız? İzah eder misiniz?
Kişilerin hidayete ermeleri kendi özgür iradeleri ve gayretleriyle olabilecekken, bizim biri için Allah'tan hidayet istememiz, o insan gayret etmediği sürece nasıl olacak merak ediyorum.
"Sıfat-ı kelâmdan gelen evâmir-i teşriiyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, sıfat-ı iradeden gelen evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Evvelkide mükâfat ve mücazat galiben âhirette olur; ikincisinde ağlebi dünyada olur." "Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor....