Mesnevî'de geçen: "Binâen 'aleyh, o Zât'ın (sav) risâleti imtihan ve ubudiyet için şu dünyanın kurulmasına sebeb olmuştur. Ve O'nun ubudiyeti ve yaptığı duada, mükâfât ve mücâzât için dâr-ı âhiretin icâdına sebeb olmuştur." ifadesinde neden "risalet" kelimesi tercih edilmiştir? Neden "mevcudiyet" kelimesi tercih edilmemiştir? Bu cümleyi nasıl anlayabiliriz?
Risale i Nur'da 27. Söz'de “Eğer desen hak bir olur. Nasıl böyle dört ve on iki mezhebin muhtelif ahkâmları hak olabilir” diye geçiyor. Buradaki on iki mezheb hangi mezheblerdir ve imamları kimlerdir? Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezhepleri haricindeki bu hak mezheblerin tabi’ olanları kalmış mıdır? Eğer kalmışsa dünyanın hangi bölgelerinde yaşamaktadırlar?
"Nasıl ki bir saatin saniyeleri ve dakikaları ve saatleri ve günleri sayan haftalık saatin milleri birbirine benzer, birbirini isbat eder. Saniyelerin hareketini gören, sâir çarkların hareketlerini tasdîk etmeye mecbûr olur. Aynen öyle de, semâvât ve arzın Hâlik-ı Zülcelâl’inin bir sâat-i kübrâsı olan bu dünyanın saniyelerini sayan günler ve dakikalarını hesab eden seneler ve saatlerini gösteren a...
Bediuzzaman tevhidin kolaylığına ispat olarak dünyanın dönmesiyle bütün yıldızların dönmesini misal veriyor. Bu temsil ile anlatılmak istenen nedir?
"Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye îtibâriyle, beşer, birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir." cümlesini açıklar mısınız?
Peygamaber efendimiz (sav) çok acılar çekmiş. Müminler de çekiyor. Allahu Teala'nın sevdiği kullarına acılar vermesinin hikmeti nedir?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
İnsandaki acz ve fakr tevhide delil olur mu? Olursa nasıl olur?
”Halbuki zulümden tenezzühü kâinatın şehadetiyle sabit olan adalet…” Bu cümle, Tılsımlar mecmuası sayfa 111' de geçiyor. Sorum şu ki: Cenab-ı Hakk'ın Adl ismine kâinat nasıl şehadet ediyor? Buna misaller verir misiniz?