Risale-i nurda istişare nasıl geçiyor?
Risalelerin yanına veya altına mananın daha iyi anlaşılması için kısa lügat koymak noktasında karşı çıkıp itiraz edenler oluyor. Bu konuyu biraz izah eder misiniz?
Risale-i Nur'un birçok yerinde; 1. sual, eğer denilse, 3. müşkül gibi çeşitli soru manasını içeren ifadeler var..Acaba bu soruları birileri mi üstada soruyor; yoksa üstad ileride bu soruların sorulacağını gayb aşina gözüyle görüp kendisi mi sorup cevaplıyor?
Risale-i Nur mecmualarının ve risalelerin telif tarihleri hakkında bilgi verir misiniz?
21.lemada,3.düsturda üstadımızın"beni de bir derece riyadan kurtardınız" tabirinden anlamamız gereken mana nedir?
İnsanlara imani hakikatleri tebliğ etmekten korkan veya riya olur düşüncesiyle çekinen birisi bu halden nasıl kurtulabilir? Her ortamda iman hakikatlerini (mesela seyahatte yanımıza oturan birsine veya arkadaş ortamlarında) anlatma sorumluluğumuz var mıdır? Tebliğ konusunda bilgi verir misiniz?
"İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayâl, hâfıza gibi ma‘nevî vücûdlar da var." (Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 251) cümlesinden mezkur letaifin müstakil birer vücudu olduğu anlıyoruz. Ancak birbirleri ile alakadarlıkları noktasında ruhun birer cihazı, ruha takılmış birer latifeler olduklarını ifade eden bir ibare risalede mevcut mudur?
İnsan ölünce ruhu nereye gider?
Barla Lahikası'nda yer alan 227 numaralı Mektup'ta Sabri Abinin kastettiği risale hangi risaledir?
Sünnet-i Seniye risalesinde, şeairden bahisle "şahsi farzlardan daha ehemmiyetlidir" deniyor. Başka yerlerde bu konu açıklanırken şeairin tatbiki ''Farz-ı kifayedir'' denmektedir. Ancak Farz-ı kifayede bir kişinin yapmasıyla toplumun umumu o mesuliyetten kurtulur. Fakat şahsi farzı işlememek azabı gerektirir sizce bu bir çelişki değil mi? Bizlerin üzerine düşen şahsi farzlar nelerdir?