Arama sonuçları: 1863 sonuç bulundu.

"Nasıl ki bir saatin saniyeleri ve dakikaları ve saatleri ve günleri sayan haftalık saatin milleri birbirine benzer, birbirini isbat eder. Saniyelerin hareketini gören, sâir çarkların hareketlerini tasdîk etmeye mecbûr olur. Aynen öyle de, semâvât ve arzın Hâlik-ı Zülcelâl’inin bir sâat-i kübrâsı olan bu dünyanın saniyelerini sayan günler ve dakikalarını hesab eden seneler ve saatlerini gösteren a...
Sünnet-i Seniye risalesinde, şeairden bahisle "şahsi farzlardan daha ehemmiyetlidir" deniyor. Başka yerlerde bu konu açıklanırken şeairin tatbiki ''Farz-ı kifayedir'' denmektedir. Ancak Farz-ı kifayede bir kişinin yapmasıyla toplumun umumu o mesuliyetten kurtulur. Fakat şahsi farzı işlememek azabı gerektirir sizce bu bir çelişki değil mi? Bizlerin üzerine düşen şahsi farzlar nelerdir?
Sünnet-i Seniye Risalesi'nde bahsi geçen, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeâire taallûk eden sünnetler hangileridir?  Nafile dahi olsa şahsi farzlardan önemli olmalarının hikmeti nedir?
"Aynen öyle de, biz de ilm-i usûl ve fenn-i mantıkça sebr ü taksim denilen en kat'î bir hüccetle deriz: Ey şeytan ve ey şeytanın şakirdleri! Kur'an, ya arş-ı a'zamdan, ism-i a'zamdan gelmiş bir kelâmullahtır veyahut -hâşâ sümme hâşâ, yüzbin kerre hâşâ- yerde sahtekâr ve Allah'tan korkmaz ve Allah'ı bilmez, itikadsız bir beşerin düzmesidir. Bu ise ey şeytan, sâbık hüccetlere karşı bunu sen diyemedi...
...ve küfür ve isyan ile ve seni va‘dinde tekzîb etmekle senin azamet-i kibriyâna dokunan ve izzet-i celâline dokunduran ve ulûhiyetinin haysiyetine ilişen ve şefkat-i rubûbiyetini müteessir eden ehl-i dalâleti ve ehl-i küfrü, haşrin inkârında onları tasdîk etmekten yüz binler derece mukaddessin. Buradaki şefkat-i rububiyetin müteessir olmasını nasıl anlamalıyız? Cenab-ı Hakk kendi yarattıklarında...
''Şeriatte şu senindir bu benim, tarikatte hem senindir hem benim, hakikatte ne senindir ne benim'' bu ifadeyi biraz açar mısınız. Risale-i Nur'un bu söz ile ilişkisi ne olabilir? 
Eğer şeytan, hz. Adem'e secdeyle emrolunduğu zaman kibri yüzünden değil de, Allah.c.c hazretlerine "ben senden başkasına secde etmem deseydi" yine kovulmuşlardan olur muydu?
"İşte insaniyet ve akıl cihetiyle alâkadar olduğun bütün o seyyar dünyalar ve seyyal kâinatlar, mütemadiyen senin dalaletin suretiyle, senin başına dünya dolusu dehşetli ve hadsiz ölümlerin şiddetli elemlerini yağdırıyor." (Kastamonu lahikası) Burda geçen seyyar dünyalar ve seyyal kainatlar ne demektir? Konuya bağlantılı olarak izah eder misiniz)
15. sözde geçen, "elbette firavunlaşmış şeytanlar hadsiz şeraretiyle semaya ve ehline taş atacaklar." cümlesini izah edermisiniz? Ayrıca 5. basamakta geçen "ervahı tayyibe ve ervahı habise"nin içerisine insanların ruhları da girermi?
Üstat Hazretleri 7.Şuanın hapse girmeye sebep olduğunu ve aynı zamanada necata da sebeb olduğunu söylüyor. Bu hapis Denizli hapsi mi? Eğer cevap evetse bildiğim kadarıyla Ayet-el Kübra 1938 de Kastamonu'da telif edilmiş. Fakat Denizli hapsi 1943 lerde. Nasıl olur da 38 de telif edilsin de 43 te hapse sebep olsun? Yaklaşık 5 senelik bu farkı nasıl anlamalıyız?