Arama sonuçları: 2342 sonuç bulundu.

Suhufların, Zebur, Tevrat ve İncil'in orijinallerinin Allah kelamı oldugunu biliyoruz. Peki Allah kelamı demek hem mana hem de lafız itibariyle Allah'a ait olan demek midir? Bunların lafzının Allaha ait olduğunun delilleri nelerdir? Bazı yerlerde vahiylerin manası peygambere verildiğini ve lafzını peygamberlerin yazdığı görüşleri var. Bunlar doğru mudur?
Allah, Tevrat, Zebur ve İncil'in tahrif edileceğini biliyordu. Neden buna müsaade etti? Sonra da niçin Kur’ân-ı Kerim gibi mucizevi bir kitap indirmiştir? Üstelik Kur'ân'ın diğer kitapar gibi bozulamayacağını söylüyor. Öyleyse niçin Kur’ân’ı Kerim'i daha önce göndermemiştir? Bu konuyu izah eder misiniz?
Kuran'da diğer semavi kitapların tahrif edildiğinden bahsediliyor mu?
"Belki Şems-i Tebrizî gibi bir kısım âşıkların nazarında bütün kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibedar hakikatlar; ezelî ve ebedî bir hakikat-i cazibedara işaretlerdir." Şems-i Tebrizî ismi külliyatta tek bu yerde geçiyor bu ifade ile. Tebrizi meşhur bir zat. Lâkin buradaki ifadeyi tam anlayamadım. Yani Tebrizi, kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibe...
33. Mektub'un 1. Pencere'sinde geçen bu kısmı devamıyla birlikte izah eder misiniz? Zahiri ve batını hâsselerle ifade edilmek istenen nedir? 
'Levlake levlake lema halaktül eflak' Sen olmasaydın habibim felekleri yaratmazdım. Hadis-i Şerifine şii kaynaklı deyip inkar edenler var. Risalei Nur da geçen bu hakikati nasıl izah edebiliriz?
"Sen olmasaydın ey Habibim! Alemleri yaratmazdım" ifadesini açıklar mısınız?
"Levléke levléke lemé halaktüleflék" cümlesinin sahih hadis olmadığını söyleyenler var. Bu konu hakkında bilgi verirmisiniz?
Bir arkadaşım, Allahu Teala'nın Peygamberimiz (sav) için, "Sen olmasaydın bu kainatı yaratmazdım" dediği bir ayet veya hadis yoktur diyor. Buhari ve Ebu Davud gibi büyük hadis alimlerinde geçmiyor diyor. Hadis ve ayette olmayan bir şeye inanmak şirktir diyor. Buna nasıl cevap verilebilir?
"Evet nasıl ki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mizaçlara göre ilâçlar tebeddül eder. Öyle de, asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tahavvül eder. Çünki ahkâm-ı şer'iyenin teferruat kısmı, ahval-i beşeriyeye bakar. Ona göre gelir, ilâç olur." İctihat Risalesi'nde geçen bu kısmı açıklayabilir misiniz? Milletlerin istidadına göre ahkâm nasıl tahavvül ediyor? ...