Soru

Semavi Kitapların Tahrifi

Kuran'da diğer semavi kitapların tahrif edildiğinden bahsediliyor mu?

Tarih: 7.02.2011 01:29:33
Okunma: 5333

Cevap

Evet bahsedilmiştir ve sorunuzla ilgili ayetler şöyledir:

“Ey mü’minler! Onların size inanacaklarını mı ümit ediyorsunuz? Hâlbuki gerçekten onlardan bir fırka vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirler, sonra onu anlamalarının ardından, kendileri bile bile onu tahrif eder değiştirirlerdi.”[1]

“Artık vay o kimselerin hâline ki, kitabı elleriyle yazarlar da sonra onu az bir fiyata satabilmek için: “Bu, Allah tarafındandır!” derler. İşte ellerinin yazdıkları yüzünden onların vay hâline! Kazanmakta olduklarından dolayı da vay onlara!”[2]

Rivâyete göre yahudiler Hz. Muhammed (a.s.m.)’ı Tevrat’ta; gözbebekleri siyah ve iri, orta boylu, dalgalı saçlı, güzel yüzlü biri olarak vasfedilmiş buldukları hâlde, hasedlerinden kendi kitablarındaki bu sıfatları değiştirerek, o haber verilen Peygamberi; uzun boylu, mâvi gözlü, düz saçlı bir kimse gibi göstermişlerdi.[3] 

“Doğrusu onlardan (ehl-i kitaptan) elbette bir fırka da vardır ki, kendisi Kitap’tan olmadığı hâlde, onu Kitap’tan sanasınız diye, (doğru kelimeyi değiştirerek) dillerini Kitap’la eğip bükerler. Ve o, Allah tarafından olmadığı hâlde: “Bu, Allah katındandır!” derler. Bu suretle onlar, Allah’a karşı hakikati bile bile yalan söylerler.”[4]

“O yahudi olanlardan bir kısmı Tevrat’taki kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar ve (peygambere karşı) dillerini eğip bükerek (alay etmek) ve dîni kötülemek üzere: “İşittik ve isyan ettik!”, “Dinle, dinlemez olası!” ve رَاعِناَ diyorlar. Hâlbuki gerçekten onlar, “İşittik ve itaat ettik”, “Dinle!” ve اُنْظُرْنَا (bizi gözet!) deselerdi, onlar için elbette hayırlı ve daha doğru olurdu; fakat küfürleri sebebiyle Allah onlara lanet etmiştir; bu yüzden pek azı müstesna, iman etmezler.”[5]

“Sonra o sağlam sözlerini bozmaları sebebiyle onlara lânet ettik ve kalplerini kaskatı yaptık. (Onlar Tevrat’taki) kelimeleri yerlerinden değiştirirler, kendisiyle nasihat edildikleri o kitaplarından bir nasîb almayı da unuttular. İçlerinden pek azı müstesna, onlardan dâimâ bir hainliğe muttali olursun; yine de sen onları affet ve aldırma! Muhakkak ki Allah, iyilik edenleri sever.”[6]

Konuyla ilgili malumat olması için bazı bilgileri aşağıya alıyoruz:

1.Tevrat: 
 “Kanun, Şeriat” manasına gelen Tevrat, Musa (a.s)’a indirilmiş kutsal kitaptır.

Tevrat bugün Eski Ahit denilen kitabın yalnızca bir bölümünü oluşturur. Tevrat Musa (a.s) zamanında indiği gibi kalmamış, zamanla tahrif olmuştur.

Musa (a.s) zamanında Tevrat, tek nüsha idi. Ezberleme geleneği yoktu. Çoğaltılmamıştı. Ancak 3 veya 7 senede bir ahit sandığından çıkarılıp halka okunması Hz. Musa tarafından vasiyet edilmiştir.[7]

İ.Ö. 605 yılında Buhtunnasır, Kudüs’ü işgal edince bütün Tevrat nüshalarını yaktı.

Muhammed Hamidullah şöyle der: Buhtunnasır Filistin’e hücum edip Kudüs’ü işgal edince Tevrat’ın bütün yazmalarını bir araya toplayıp yaktı. Yüz sene sonra (ortaya çıkan) Peygamber Azrâ (Üzeyir (a.s) onları ezberlediğini söyledi ve (tekrar) yazdırdı.

Sonra Romalılar, Antiokhos’un komutasında Filistin’e geldiler ve Tevrat’ın nüshalarını tekrar yok edip ortadan kaldırdılar. Bunun neticesinde Yahudiler onu yeniden ortaya koydular. Ancak (onların bu işi) hangi esasa göre (yaptıklarını) bilmiyoruz. Daha sonra Romalılar, Titos’un komutasında tekrar geldiler ve Tevrat’ın buldukları nüshalarını bir kez daha ortadan kaldırıp yok ettiler. Halen elimizde bulunan (Tevrat nüshası/nüshaları) üçüncü kez ortaya konmuş olan (bu) nüshadan olup Yahudilerin buna nasıl sahip oldukları bilinmemektedir. (Bu itibarla) Tevrat’ta, aslında olmayan şeylerin bulunması ve önceki şeklinde bulunan kısımların noksanlaştırılmış olması yadırganmamalıdır. Ancak, burada bunun geniş izahı lazımdır. Her ne olursa olsun onda (Tevrat’ta), Yahudilerin amcasının oğulları içinden “büyük bir nebînin geleceği müjdesi” vardır.[8]

Tevrat’ın yakılması, yok edilmesi, kaybolması, sonra tekrar bulunması, o zamanlarda kitap istinsahının zor oluşu, yazanların sehven veya kasten bazı ibareleri eklemeleri, çıkarmaları gibi durumlar Tevrat’ın bozulmasını netice vermiştir.

Tevrat’ın tahrif edildiği bazı Yahudi ve Hristiyanlarca da itiraf edilmiştir.

Tevrat’ın tahrif edildiğine dair pek çok örnek verilebilir.

Örneğin Allah’ın 6 günde kâinatı yaratıp 7. gün istirahat ettiği, Hz. Yakub (a.s.)’ın Allah’la güreştiği ve Allah’ı yendiği (haşa), Musa (a.s)’ın kardeşi ve bir peygamber olan Harun (a.s)’ın altından buzağıyı yapıp insanları buna ibadete davet ettiği, Lût (a.s)’ın kızlarının babalarını sarhoş ettikleri (haşa),

Davud (a.s)’ın zina ettiği (yüz bin defa haşa) gibi çirkin olaylar açıkça Tevrat’ın tahrif edildiğini gösterir. Bu konuda örnekleri çoğaltmamız mümkündür.[9]

2. Zebur:

Zebur, Allah tarafından Davud (a.s)’a indirilmiş bir kitaptır. Bir ayette “Davud’a da Zebur’u vermiştik.[10]” buyrulur.

Zebur hakkında Kur’ân ve sünnette fazlaca bir tafsilat verilmemiştir. Zebur da Tevrat gibi bugün Eski Ahit denilen kitabın bir bölümünü oluşturur.

3.İncil:
“Müjde” manasına gelen İncil, İsa (a.s)’a indirilmiş kutsal kitaptır. İsa (a.s) kendisine vahyedilen İncil’i insanlara tebliğ etmiş, fakat onun tebligatı yazıya geçirilmemişti.

Onun Sema’ya kaldırılmasından sonraki dönemlerde Hristiyanlar arasında ihtilaflar çıktı. O’na bir peygamber diyenler olduğu gibi, ifrat edip ilah olduğunu, Allah’ın oğlu olduğunu savunanlar da oldu. Teslis inancını Hristiyanlığa sokan Pavlos’un bu konuda büyük tesiri vardır. Çok sonraları şifahi olarak anlatılan şeyler yazıya geçirildi. Fakat şifahi olarak anlatılan bu rivayetler birbirinden çok farklıydı ve bu yüzden onlarca İncil nüshası ortaya çıktı. İskenderiye kilisesi papazı olan Arius, İsa (a.s)’ın bir insan olduğunu, ilah olmadığını kabul ediyordu. Miladi 300 yıllarının başında onun bu inancını kabul eden insanlar oldukça çoktu. Roma İmparatoru Konstantin putperest iken Hristiyanlığı kabul etti. Fakat o teslis inancını savunuyordu. Hristiyanlar arasındaki ihtilafı kaldırmak amacıyla miladi 325 yılında İznik’te 2048 piskoposu topladı. Bu toplantı tarihlere İznik konsili olarak geçti. Bunlar içinde Pavlos’un fikrinde olan 318 kişi vardı. Kral Konstantin, teslis inancını kabul ettiğinden, azınlık olan 318 kişiyi destekledi ve 40-50 İncil içinden teslis inancına uygun Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimlerini taşıyan 4 İncil seçildi, diğer İnciller yasaklandı.[11]

Muhammed Hamidullah, şöyle der: [Kilise 60’tan fazla İncil içinden yalnızca dördünü kabul eder]. Ancak bunları, kimin, ne zaman, kimin emri ile ve hangi kritere (esasa) göre seçtiğine dair herhangi bir bilgimiz yoktur.

Fransız tarihçi Volter’in, papazların/rahiplerin, çeşitli müelliflere ait bütün İncilleri kilisede idârî/resmî görevlilerin masası üzerinde topladıklarına, sonra masayı salladıklarına, masanın üzerinde kalanları gerçek, yere düşenleri ise sahte olarak kabul ettiklerine dair söylediklerinin doğru olduğunu bilmemekteyiz. Onların her birinde Faraklît’in (yani peygamberimiz Ahmed’in/Muhammed (a.s.m.)’ın bir peygamber olarak geleceğinin) müjdesi vardır.[12]


[1] Bakara Suresi, 75. Ayet

[2] Bakara Suresi, 79. Ayet

[3] Celâleyn Şerhi, c. 1, 104

[4] Âl-i İmrân Suresi, 78. Ayet

[5] Nisâ Suresi, 46. Ayet

[6] Maide Suresi, 13. Ayet

[7] Prof. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak y, Ank. 1988, S, 127

[8] Din bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:3, s, 159. (Kur’ân-ı Kerîm ile diğer Semâvî Kitapların/Sayfaların Karşılaştırmalı Kısa Bir Tarihi. Muhammed Hamidullah (Çev. Bahattin Dartma)

[9] Bkz, Prof. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak y, Ank. 1988, S, 126, 127

[10] Nisa Suresi, 163. Ayet

[11] Muhammed Ebû Zehra, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar, Fikir y, 1978, İst, s, 230. Bu 4 İncil’lerin hiçbiri İsa (a.s)’ın dili olan İbranice değil, Latince yazılmıştı ve dördü de İsa (a.s)’ın hayat hikayesi (biyografisi) şeklindeydi.

[12] Din bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:3, s, 160.(Kur’ân-ı Kerîm ile Diğer Semâvî Kitapların/Sayfaların Karşılaştırmalı Kısa Bir Tarihi. Muhammed Hamidullah (Çev: Bahattin Dartma)


Yorum Yap

Yorumlar