Soru

Semavi Kitapların Tahrifi

Kuran'da diğer semavi kitapların tahrif edildiğinden bahsediliyor mu?

Tarih: 7.02.2011 01:29:33
Okunma: 5038

Cevap

Sonra o sağlam sözlerini bozmaları sebebiyle onlara lâ‘net ettik ve kalblerini kaskatı yaptık. (Onlar Tevrât’taki) kelimeleri yerlerinden değiştirirler, kendisiyle nasîhat edildikleri (o kitapları)ndan bir nasîb (almay)ı da unuttular. İçlerinden pek azı müstesnâ, onlardan dâimâ bir hâinliğe muttali‘ olursun; yine de (sen) onları affet ve aldırma! Muhakkak ki Allah, iyilik edenleri sever.(Maide, 13) 

1. Tevrat 
          “Kanun, Şeriat” manasına gelen Tevrat, Musa as’a indirilmiş kutsal kitaptır. Tevrat bu gün Eski Ahit denilen kitabın yalnızca bir bölümünü oluşturur. Tevrat Musa (a.s) zamanında indiği gibi kalmamış, zamanla tahrif olmuştur.            Musa (a.s) zamanında Tevrat, tek nüsha idi. Ezberleme geleneği yoktu. Çoğaltılmamıştı. Ancak 3 veya 7 senede bir ahit sandığından çıkarılıp halka okunması Hz. Musa tarafından vasiyet edilmiştir[1]. İ.Ö. 605 yılında Buhtunnasır, Kudusü işgal edince bütün Tevrat nüshalarını yaktı.            Muhammed Hamidullah şöyle der: Buhtunnasır Filistin’e hücum edip Kudüs’ü işgal edince Tevrat’ın bütün yazmalarını bir araya toplayıp yaktı. Yüz sene sonra (ortaya çıkan) Peygamber Azrâ (Üzeyir (a.s) onları ezberlediğini söyledi ve (tekrar) yazdırdı. Sonra Romalılar, Antiokhos’un komutasında Filistin’e geldiler ve Tevrat’ın nüshalarını tekrar yok edip ortadan kaldırdılar. Bunun neticesinde Yahudiler onu yeniden ortaya koydular. Ancak (onların bu işi) hangi esasa göre (yaptıklarını) bilmiyoruz. Daha sonra Romalılar, Titos’un komutasında tekrar geldiler ve Tevrat’ın buldukları nüshalarını bir kez daha ortadan kaldırıp yok ettiler. Halen elimizde bulunan (Tevrat nüshası/nüshaları) üçüncü kez ortaya konmuş olan (bu) nüshadan olup Yahudilerin buna nasıl sahip oldukları bilinmemektedir. (Bu itibarla) Tevrat’ta, aslında olmayan şeylerin bulunması ve önceki şeklinde bulunan[kısım]ların noksanlaş[tırıl]mış olması yadırganmamalıdır. Ancak, burada bunun geniş izahı lazımdır. Her ne olursa olsun onda (Tevrat’ta), Yahudilerin amcasının oğulları içinden “büyük bir nebînin (geleceği) müjdesi” vardır.[2]Tevrat’ın yakılması, yok edilmesi, kaybolması, sonra tekrar bulunması, o zamanlarda kitap istinsahının zor oluşu, yazanların sehven veya kasten bazı ibareleri eklemeleri, çıkarmaları gibi durumlar Tevrat’ın bozulmasını netice vermiştir.            Tevrat’ın tahrif edildiği bazı Yahudi ve Hristiyanlarca da itiraf edilmiştir. Tevrat’ın tahrif edildiğine dair pek çok örnek verilebilir. Örneğin Allah’ın 6 günde kâinatı yaratıp 7. gün istirahat ettiği, Hz. Yakub’un Allah’la güreştiği ve Allah’ı yendiği, Musa as’ın kardeşi ve bir peygamber olan Harun as’ın altından buzağıyı yapıp insanları buna ibadete davet ettiği, Lut as’ın kızlarının babalarını sarhoş ettikleri, Davud as’ın zina ettiği gibi çirkin olaylar açıkça Tevratın tahrif edildiğini gösterir. Bu konuda örnekleri çoğaltmamız mümkündür.[3] 2. Zebur 
          Zebur, Allah tarafından Davud as’a indirilmiş bir kitaptır. Bir ayette “Davud’a da Zeburu vermiştik.” (Nisa, 163) buyrulur. Zebur hakkında Kur’ân ve sünnette fazlaca bir tafsilat verilmemiştir.Zebur da Tevrat gibi bu gün Eski Ahit denilen kitabın bir bölümünü oluşturur. 3. İncil
“Müjde” manasına gelen İncil, İsa as’a indirilmiş kutsal kitaptır. İsa (a.s) kendisine vahyedilen İncil’i insanlara tebliğ etmiş, fakat onun tebligatı yazıya geçirilmemişti. Onun sema’ya kaldırılmasından sonraki dönemlerde Hristiyanlar arasında ihtilaflar çıktı. O’na bir peygamber diyenler olduğu gibi, ifrat edip ilah olduğunu, Allah’ın oğlu olduğunu savunanlar da oldu. Teslis inancını Hristiyanlığa sokan Pavlos’un bu konuda büyük tesiri vardır. Çok sonraları şifahi olarak anlatılan şeyler yazıya geçirildi. Fakat şifahi olarak anlatılan bu rivayetler birbirinden çok farklıydı ve bu yüzden onlarca İncil nüshası ortaya çıktı.İskenderiye kilisesi papazı olan Arius, İsa as’ın bir insan olduğunu, ilah olmadığını kabul ediyordu. Miladi 300 yıllarının başında onun bu inancını kabul eden insanlar oldukça çoktu.Roma İmparatoru Konstantin putperest iken Hristiyanlığı kabul etti. Fakat o teslis inancını savunuyordu. Hristiyanlar arasındaki ihtilafı kaldırmak amacıyla miladi 325 yılında İznik’te 2048 piskoposu topladı. Bu toplantı tarihlere İznik konsili olarak geçti. Bunlar içinde Pavlos’un fikrinde olan 318 kişi vardı. Kral Kostantin, teslis inancını kabul ettiğinden, azınlık olan 318 kişiyi destekledi ve 40-50 İncil içinden teslis inancına uygun Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimlerini taşıyan 4 İncil seçildi, diğer İnciller yasaklandı.[4]Muhammed Hamidullah, şöyle der: [Kilise 60’dan fazla İncil içinden yalnızca dördünü kabul eder]. Ancak bunları, kimin, ne zaman, kimin emri ile ve hangi kritere (esasa) göre seçtiğine dair herhangi bir bilgimiz yoktur. Fransız tarihçi Volter’in, papazların/rahiplerin, çeşitli mü’elliflere ait bütün İncilleri kilisede idârî/resmî görevlilerin masası üzerinde topladıklarına, sonra masayı salladıklarına, masanın üzerinde kalanları gerçek, yere düşenleri ise sahte olarak kabul ettiklerine dair söylediklerinin doğru olduğunu bilmemekteyiz. Onların her birinde Faraklît’in (yani peygamberimiz Ahmed’in/Muhammed’in) bir peygamber olarak geleceğinin) müjdesi vardır.[5]Bu 4 İncil’in seçilmesinden sonra diğer İnciller yasaklandı. İsa as’ın bir ilah olmadığını söyleyenler aforoz edildi veya cezalandırıldı. Zamanla teslis anlayışı bütün Hristiyanlar arasında yaygınlaştı ve Arius’un savunduğu Allah’ın birliği ve İsa as’ın peygamber olduğu anlayışı unutuldu.Böylelikle Hristiyanlık, bozulmuş oldu.Barnaba İnciliBarnaba Hz. İsa as’ın havarisi idi. Onun yazmış olduğu İncil de yasak kitaplar içine dahil edildi. Yüzyıllar boyunca yasak olan bu kitap 20. yüzyılda ortaya çıkarılmış ve basılmıştır. Bu kitap Türkçeye de tercüme edilmiştir.Barnaba İncilinde İsa as’ın bir peygamber olduğu anlatılır ve Allah’ın oğlu olduğu iddiası reddedilir. İsa as’ın haça gerilmediği, göğe ref edildiği, ahir zamanda, ahir zaman peygamberinin bir ümmeti olarak geleceğinden bahsedilir. Peygamberimiz (s.a.v)’in özelliklerinden de çoklukla haber verir.[6]  
[1]Prof. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak y, Ank. 1988, S, 127
[2]  Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:3, s, 159.(Kur’ân-ı Kerîm İle Diğer Semâvî Kitapların/Sayfaların Karşılaştırmalı Kısa Bir Tarihi. Muhammed Hamîdullah (Çev: Bahattin Dartma)
[3] Bkz, Prof. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak y, Ank. 1988, S, 126, 127
[4] Muhammed Ebû Zehra, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar, Fikir y, 1978, İst, s, 230. Bu 4 İncil’lerin hiçbiri İsa as’ın dili olan İbranice değil, Latince yazılmıştı ve dördü de İsa as’ın hayat hikayesi (biyografisi) şeklindeydi.
[5] Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:3, s, 160.(Kur’ân-ı Kerîm İle Diğer Semâvî Kitapların/Sayfaların Karşılaştırmalı Kısa Bir Tarihi. Muhammed Hamîdullah (Çev: Bahattin Dartma)
[6] Bu konuda bkz: Barnabas İncili, Tutku Yayınevi, 3 Baskı, 2011, Ank / Muhammed Ebû Zehra, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar, Fikir y, 1978, İst, s, 96 – 108. / Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Nil y, İzmir, 1996, s, 164 vd.


Yorum Yap

Yorumlar