Arama sonuçları: 522 sonuç bulundu.

"Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen, Cenâb-ı Hakkın marifetini kazan. Çünkü, bütün hakaik-i mevcudat, ism-i Hakkın şuââtı ve esmâsının tezâhürâtı ve sıfâtının tecelliyâtıdırlar. Maddî ve mânevî, cevherî-arazî, herbir şeyin, herbir insanın hakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad ederler. Yoksa, hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir surettir." İzah eder misiniz?
"Görüyoruz ki eşyâ, hususan zîhayat olanlar, def‘î gibi ânî bir zamanda vücûda gelir." Bu cümleden ne anlamlıyız?
Bizler insan ve başta mâhluk olduğumuz için  her şeyde mutlaka bir başlangıç noktası arıyoruz. Ancak biliyoruz ki Rabbimizin varlığı başlangıçsızdır. Bunu nasıl açıklayabiliriz?
"Hem, anlarsın ki, şu fânî masnuât fenâ için değil. Bir parça görünüp, mahvolmak için yaratılmamışlar. Belki, vücudda kısa bir zaman toplanıp, matlûb bir vaziyet alıp; tâ sûretleri alınsın, timsâlleri tutulsun, mânâları bilinsin, neticeleri zaptedilsin. Meselâ, ehl-i ebed için dâimî manzaralar nesc edilsin, hem âlem-i bekâda başka gâyelere medâr olsun." izah eder misiniz?
Emr-i itibari ifadesi ile farazi ve mevhum aynı mıdır?
Risale-i nurda geçen felsefenin ıstılah manası tam olarak nedir? Üstadın felsefe diye başlayan cümlelerinden ne anlamalıyız ?
"...o vakte kadar ulûm-u felsefeyi ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurup, o ulûm-u felsefeyi, pek yanlış olarak, maden-i tekemmül ve medar-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki, o felsefî meseleler ruhumu çok fazla kirletmiş ve terakkiyât-ı mâneviyemde engel olmuştu. Birden, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve keremiyle, Kur’ân-ı Hakîmdeki hikmet-i kudsiye imdada yetişti. Çok risalelerde beyan edildiği g...
Cenabı Hakk'ın  efal, esma, sıfat ve şuunatının birbirleriyle münasebetlerini izah edermisiniz?
"Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüv der: “Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim.” Doğru söyler. Yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: “Piliç olacağım.” Biiznillâh olur. Doğru söyler. Bir avuç su meyelân-ı incimâd ile der: “Fazla yer tutacağım.” Metîn demir, onu yalan çıkaramaz. Sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelânlar, irâdeden gelen evâmir-i tekvîniyenin tecellîlerid...
Fıtratın en yüce neticesi ne demektir?