16. Lem'a'da, "çocuğun umum efrad-ı beşeriyeye karşı birer alâmet-i farikası bulunan yalnız hakikî sîma-yı vechiyesini keşfedemez." denilmiş. Hakikî sîma-yı vechiyeden kasıt nedir? İkinci olarak: "Çocukların sîma-yı maddî ve manevîlerinde iki cilvesi var: Birisi vahdetini..." diye başlayan bahsi açıklar mısınız?
"Evet, tevhîd-i îmânî, elbette tevhîd-i kulûbü ister. Ve vahdet-i i‘tikād dahi, vahdet-i ictimâiyeyi iktizâ eder."
Cümlesini izah eder misiniz?
Tabiat Risalesi'nde geçen "Bir mevcudun vahdeti varsa elbette bir vahidden ve bir elden südur edebilir." sözünden tam olarak ne anlamalıyız? Buradaki vahdet kelimesi birlik ve teklik manasında mı yoksa bütünlük manasında mı kullanılmıştır? Bir masa bütünlüğü ve birliği itibariyle vahdet sahibidir lakin müteaddit ellerden çıkabilir ve çıkıyor. Masanın ayaklarının bir usta tarafından, camının ise ba...
Lemeât Risalesinde geçen “Evliyâdan âşıkîn ve ârifîn beynlerinde mühim bir fark” vardır. Burada geçen Âşıkîn ve Ârifîn kimlerdir?
Yirmi Beşinci Söz'de: "Âyetü´l-Kürsîde on cümle ile on tabaka-i tevhidi ayrı ayrı renklerde ispat etmekle beraber,.." ifadesi geçmektedir. Açıklayabilir misiniz?
Ayetül kübra ismi doğru bir isim midir? Üstad neden ayetül kübra demiş?
Bir Müslüman bütün Müslümanları sevmek zorunda mı? Çünkü kişi din olarak İslamiyeti seçmiş de olsa bizim çocuğumuza çok ciddi zarar vermiş olabilir, eşini öldürmüş olabilir, uyuşturucu satıcısı olabilir, işini kötüye kullanan doktor olabilir vs. Onu da sevmek zorunlu mudur? Sevmeden kasıt tam olarak nedir?
"Vahid bir eser, bilbedahe vahid bir sani'den südur eder. Bir elbette birden gelir." Şimdi güneş bir tane diye niye sahibi de bir olmak zorunda? Bir şey tek ise o ancak bir zatın malıdır? kavramını izah eder misiniz?
İhlas risalesinde geçen, "Cadde-i Kübra-yı Kur'aniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var."
Burada evvela, mesleğimizin Cadde-i Kübra-yı Kuraniye olduğunu nasıl anlarız?
Ve bu meslekten ayrılanlar bilmeyerek dinsizlik kuvvetine nasıl yardım ederler?
Üstad(ra). Otuzikinci Sözün ikinci mevkifinin, ikinci maksandında şöyle diyor: "Bir zaman ehadiyete dair bir tefekkÜrde bulundugum zaman, odamın yanındaki çınar ağacının meyvelerine baktım...". Yani ehadiyet yoluyla çınar ağacına bakıyor. Üstad, ehadiyet yoluyla çınar ağacına bakınca, bir tane ilah oldugunu nasıl anlıyor?