Üstad Bediüzzaman Hazretleri, mükerrer yerlerde Risaleler için, Kuran'dan ilhamen kendisine yazdırıldığını, kaynağının başka dini veya fenni kitaplar olmadığını söylüyor. Fakat okurken, bazen meşhur İslam alimlerinden yaptığı nakillerle, bazen de fen bilimlerinden getirdiği izahlarla karşılaşıyoruz. Bu durumda nasıl Kur'an'dan mülhem olmuş oluyor?
Her vakit ihtiyat iyidir. Zaten Hazret-i İmam-ı Ali de Radıyallahü Anh kerametkârane bize ihtiyatı tavsiye ediyor. Şimdi, Şark tarafında yeni bir hâdise: Bir şeyh tarafından, kendi müridleri ve halifeleri vasıtasıyla din lehinde, eskiden beri meşhur olmuş Şeyh Ahmed namında türbedâr-ı Nebevî tarafından vasiyetname-i Peygamberî (a.s.m.) namında bir eser, o havalide gezmiş, intişar etmiş. Oralarda ç...
"İmkân, mütesaviy-üt tarafeyn"dir. Yani: Adem ve vücud, ikisi de müsavi olsa; bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mûcid lâzımdır. Çünki mümkinat, birbirini icad edip teselsül edemez. Yahut o onu, o da onu icad edip devir suretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcib-ül Vücud vardır ki, bunları icad ediyor. Devir ve teselsülü, oniki bürhan yani arşî ve süllemî gibi namlar ile müsemma meşhur oniki d...
"Bir şeyh tarafından, kendi müridleri ve halifeleri vasıtasıyla din lehinde, eskiden beri meşhur olmuş Şeyh Ahmed namında türbedâr-ı Nebevî tarafından vasiyetname-i Peygamberî (a.s.m.) namında bir eser, o havalide gezmiş, intişar etmiş." (Kastamonu lahikası)
Soru 1) Şeyh Ahmed kimdir.
Soru 2) Vasiyetname-i Peygamberî (a.s.m.) namında bir eser var mıdır. Varsa sitede linkini paylaşır mısınız. Bu...
Adem (as) madem dünyaya indirilecekti neden Cennet'te yaratıldı? Hem rahmetten ve Cennet'ten kovulduğu halde Şeytan onlara nasıl vesvese verip aldatabildi?
"Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilat ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilata geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilatında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, ...
Yazı mektubunda geçen, "Ümmetimin bozulduğu zaman sünnetime yapışan yüz şehid sevabını kazanabilir" hadisinde geçen yüz şehit sevabını yalnız sevap cihetiyle mi anlamalıyız, yoksa makam olarak da o derece yüksek mi olacaktır? Mesela bir şehit 70 kişiye şefaat edebilecekken, bu şekilde 7000 kişiye şefaat hakkı doğar mı?
Mecmuatü'l-Ahzab nedir? Ehl-i sünnetçe muteber midir?
"akıl ve nakil tearuz ettikleri(birbirine zıt oldukları) vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur." üstadın bu ifadelerini izah edermisiniz?
Dini meseleler için akıl tek başıyla yeterli midir?