Mesnevî-i Nûriye'de geçen "insanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan" cümlesını izah edebilir misiniz?
Masiva olarak adlandırdığımız Allah'tan gayrısı olanlar için mahluk yani yaratılan kavramı kullanmak doğru olur mu? Diğer bir açıdan var olan yani mevcud olan her şey aynı zamanda mahluk mudur? Mesela irade noktasında kesbimizin veya tasarrufumuzun olduğunu söylüyoruz fakat vücud-u haricisinin olmadığına itikad ediyoruz. Yahut vücud-u ilmi gibi farklı vucüd nevleri oması gibi?
"mevcûdâtın kemâlleri, Sâni‘e müteveccih yüzlerinde tesbîh ve ibâdet ile tezâhür eder."
Mevcudat'ın Sani'e bakan tesbih ve ibadeti nedir ve nasıl o tesbih ve ibadette o muvcudatın kemali belli olur görünür ne demektir?
Miraç hadisesi nasıl olmuştur. Anlamakta zorlanıyoruz?
"Misyonerler ve Hıristiyan ruhanileri, hem Nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, herhalde şimal cereyanı, İslam ve İsevi dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslam ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak."( Emirdağ Lahikası, Sayfa 139) Bu cümleyi izah eder misiniz?
Allah'ın eşyayı "Mualecesiz ve mübaşeretsiz" yaratması nasıldır? "Mualecesiz" yaratmasından anlaşılması gereken nedir?
Kur'an'ı tefsir edecek kimsede hangi vasıflar olmalıdır?
24.Sözün 5.Dalının 1.Meyvesinde geçen, "Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır." cümlelerinin izahını yapabilirmisiniz.
2.Lemada geçen; "Güya insan, o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahîfe-i hayatında veyahud levh-i misâlîde mukadderât-ı hayatını yazar, esmâ-yı İlâhiyeye bir i‘lânnâme yapar ve bir kasîde-i manzûme-i Sübhâniye hükmüne geçip, vazîfe-i fıtratını îfâ eder." cümlesini açıklar mısınız?
"Bu gibi vesvese ehl-i İtizale lâyıktır. Çünki onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan "hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir."" (21. Söz)
Yukarıdaki yeri izah eder misiniz?