Üstad risalelerde akilüllahm hayvanların canlı hayvanları yemesinin caiz olmadığını beyan ediyor. Lakin belgeselere ve hayvanın yapısına dikkat edildiğinde; mesela aslanın fıtratı yakalamak ve öldürmek için olduğu anlaşılıyor. Hal böyleyken koşmak ve yakalamak için yaratılmış bir hayvanın bunun yapmasının caiz olmadığını söylemek zahiren tezat gözüküyor. İşin hakikatini açar mısınız?
Halktan bazı kimseleri pazarlamacı zincirlerine dahil ederek ve evlere girerek pazarlanan ürünleri kullanmak bana doğru gelmiyor. Ama pazarlayıcılarının ikna taktikleri çok profesyonelce...Onlara nasıl cevap verebiliriz?
Öncelikle nikahtan önce yaşanılan el ele tutuşma dokunma öpme olaylarına girmiş iki gencin keffareti ne olabilir? Sürekli tövbe edip aynı şekilde kendilerini bulmaları, tekrar tekrar pişmanlık duyup dikkat ederek ardından tekrar taviz verilerek aynı hâle geri gelmeleri ve tövbeye yüz bulamamaları, utanmaları, imtihanı kaybetmeleri İslâm'da nasıl değerlendirilir? Bu iki genç hayırlı bir yuva kurmak...
Bir yakınım evleneceği kızın kötü huylarını bildiği halde ilerde düzelir düşüncesiyle evlendi. Düzelmeyince de kaderde böyle yazıyormuş dedi. Gerçekten kader mi? Eğer öyleyse irademizin ne anlamı var?
İstidatları ve meslekleri muhtelif olduğu halde ne demek?
2. Lem'a'da Eyyub (as)'ın yaralarından doğan kurtların diline ve kalbine ilişmesi neticesinde yaptığı duadan bahsedilmektedir. Fakat tefsirlerde kurtların kalbe ve dile ulaşması sebebi ile dua ettiği şeklinde bir ifade bulamadım. Acaba üstad bunu nereye dayandırıyor? İkinci bir sorum da şu: Hz Eyyub (as)'ın maddi yaralarından doğan kurtların diline ve kalbine ilişmesi ile ubudiyetine halel nasıl ...
Bir kısım müslümanların; Kuran okurken, hutbe okunurken, namazda sure okurken vb anlamını tam bilmedikleri halde aslı olan arapça şekliyle amel etmeleri hakkında, bazı çevrelerin " Şu insanlara bak! Hala anlamını bilmedikleri şeyleri okuyorlar?" gibi söylemlerine nasıl cevap verilebilir?
"...o vakte kadar ulûm-u felsefeyi ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurup, o ulûm-u felsefeyi, pek yanlış olarak, maden-i tekemmül ve medar-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki, o felsefî meseleler ruhumu çok fazla kirletmiş ve terakkiyât-ı mâneviyemde engel olmuştu. Birden, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve keremiyle, Kur’ân-ı Hakîmdeki hikmet-i kudsiye imdada yetişti. Çok risalelerde beyan edildiği g...
29. Söz'de geçen şu nükteyi kâinattan örneklerle izah edebilir misiniz? Ayrıca burada en kısa yol, en yakın cihet gibi kavramlar bulunmaktadır. Hâlbuki Allah için uzun-kısa, uzak-yakın yoktur. Bunu nasıl anlamalıyız?
Halk arasında "göz hakkı" denilen şeyin İslamdaki yeri nedir? Açık bir hüküm var mi?