Kur’an ve hadislerde “göz hakkı” diye açık bir hüküm yoktur. Bir şeyi sahibi izin vermediği müddetçe almak caiz olmaz, helal değildir. İslâm'a göre göz hakkı diye bir şey yoktur. Eğer sahibi izin verdiyse veya vakfetti ise o zaman alınabilir veya yenilebilir.
Mal sahibi tarafından düşünüldüğünde ise “göz hakkı”, bir kimsenin bir nimeti görüp de imrenmesi hâlinde o kişiye o nimetten pay verme nezaketidir. Bu, “göz hakkı” veya “gönlü kalmasın” düşüncesiyle yapılan ahlâkî bir jesttir. Sevgii Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”[1]
Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ey Ebu Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!”[2]
Bu hadisler doğrudan “göz hakkı” tabirini kullanmaz ancak ikram etmenin güzelliklerini ve başkasının arzusunu kamçılayacak şekilde nimetleri sergilemenin uygun olmadığını anlatmaktadır.
[1] Hakim, Müstedrek, 4/183, h. no: 7307
[2] Müslim, Birr 142. Ayrıca bk. İbni Mâce, Etıme 58; Tirmizî, Etıme 30

