Son zamanlarda bazı çevrelerden, "Üstad Bediüzzaman zamanında bir çok alimin sorularına cevab verdiği, bir çok ünlü feylesofları susturduğunu söylüyorsunuz, ama bunun bir belgesi ve münakaşa yaptığı feylesofların isimi hakkında hiç bir bilgi yok" şeklinde sorulara muhatap oluyoruz. Üstadımızın münakaşa yaptığı zamanın ünlü isimleri kimlerdir ve ya bu sorulara nasıl cevap vermeliyiz?
Bazı yazarlar tarafından Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin seyyid olmadığı iddia olunmakta, hatta bunu kendisinin reddettiği söylenmektedir. Üstad'ın seyyid olduğuna dair kendine ait ifadeleri var mıdır? Ayrıca Üstad'ın Kürt olması seyyid olmasına engel bir durum mudur?
Bilindiği gibi evlenmek Peygamberimizin bir sünnetidir. Said Nursi Hazretleri, sünnet-i seniyyeye çok bağlı bir İslam alimi olduğu ve insanları sünneti yaşamaya, eserlerinde çokça teşvik ettiği bilindiği halde neden evlenmemiştir.
Üstad 11. Lemada "bu fakir Said eski Said den çıkmağa çalıştığı bir zamanda, rehbersizlik den ve nefsi emmarenin gururunan gayet müdhiş ve manevi bir fırtına içerisinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar." diyor. Burada rehbersizlikten ifadesi akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar ile neyi kasd ediyor. İzah eder misiniz?
Üstad Bediüzzaman'ın siyasete bakışı nasıldı?
Mektubatta şöyle bir yer var: "Eğer yalan söylemişse, beni riyadan ve riyanın esası olan şöhret-i kâzibeden kurtarmaya yardımdır." Üstad'a atılan bir iftiranın, onun riyadan kurtulmasına sebep olmasını izah eder misiniz?
Bizler zamanın müceddidi olan Bediüzzaman hz.lerinin davasını, onun hizmetini nasıl layığıyla devam ettirebiliriz? Üstad bu konuda bizlere neler söylüyor? Bizim üzerimize ne gibi görevler düşüyor?
“Ahir zamanda insanların en hayırlıları evlenmeyenler, evlenmeyenler içinde çocuğu olmayanlar, çocuğu olanlar içinde de az çocuğu olanlar olarak hadiste rivayet edilmektedir.” şeklinde bir hadis rivayeti var mıdır ? Bediüzzaman hazretlerinin evlenmemesi "evlenip çoğalınız ahirette ben sizin çokluğunuz ile övüneceğim" hadisi ile ters düşmekte midir ?
Üstad'ın bir kız veya erkek çocuğa isim verip vermediğini merak ediyorum.
İhlas risalesi 3. düsturda geçen "beni de ihlasa sokarsınız" cümlesini üstad niçin kullanmış. Biz üstadımızın ihlaslı olduğuna canu gönülden inanıyoruz. Bu cümlede üstadımız ne kast etmiş olabilir?