Soru

Risaleleri Yazmanın Müddeti

Risale-i Nur hizmeti devam ettikçe yazı hizmetinin de devam edeceğini ve elzem olduğunu isbat eden Risale-i Nur'dan bazı ifadeler gösterebilir misiniz?

Tarih: 2.03.2010 00:00:00
Okunma: 6063

Cevap

Risale-i Nurun  Muhakkak Kur'an Yazısıyle Neşredilmesi Lâzımdır:

“Risale-i Nurun neşir keyfiyeti de tarihde hiçbir eserde görülmemiştir... Şöyleki:
Kur'an hattını (Kur'an yazısını) muhafaza etmek hizmetiyle de muvazzaf olan Risale-i Nurun, muhakkak Kur'an yazısıyle neşredilmesi lâzımdı. Eski yazı yasak edilmiş ve (eski yazı) matbaaları kaldırılmıştı.” (Tarihçe-i Hayat)

Binlerle Genç Risale-i Nur'u Yazarak Kur'an Yazısını Öğrenmiştir:

“Risale-i Nur'dan eskimez yazı öğrenmeye gelince:

Kur'an yazısıyla olan Nur Risalelerini yazmaktaki kazancımız çok büyüktür. Eskimez yazıyı kısa bir zamanda öğreniyoruz. Hem yazarken malûmat elde ediyoruz. Hem Risale-i Nur eczalarını çoğaltmakla, imana ve Kur'an'a hizmet edildiği için pek büyük manevî kazançlar kazanıyoruz. Hem yazılarak edinilen bilgi hâfızaya daha esaslı yerleşiyor. Bunun için şimdiye kadar binlerle genç Risale-i Nur'u yazarak Kur'an yazısını öğrenmiş ve öğrenmektedir.” (Nur’un İlk Kapısı)

Hz. Ali Kur'an Yazısını Muhafaza Eden Nur Talebelerini İrşad Ediyor:

“İşte bu zamanda o adamlar Risale-i Nur şakirdleri ve naşirleri oldukları şüphesizdir. Çünki onlardır ki hatt-ı Kur'ân'ı (Kur'an harfleriyle yazmayı) muhafaza ediyorlar ve bid'akâr bir kısım ulemalara karşı mukavemet ediyorlar. ” (18. Lema)

“Yeni harf ile teksir edilebilen Asâ-yı Musa eserini okuyan gençler, Kur'an harfleri ile yazılmış mütebâki eserleri de okuyabilmek için kısa bir zamanda o yazıyı da öğreniyorlar. Bu şekilde birçok ilimlerin öğrenilmesine engel olan ve dinden imandan çıkarmak için te'lif edilen eserleri okumağa mecbur eden Kur'an hattını bilmemek gibi büyük bir seddi de yıkmış oluyorlar.” (Şualar)

“Böyle ağır şartlar içerisinde Risale-i Nuru Hazret-i Üstadımız inayet-i İlâhiye ile te'lif edip, ekserisini Kur'an harfleriyle ve el yazısiyle neşretmiştir. Böylelikle -aynı zamanda- Kur'an hattını da muhafaza etmiş ve yüzbinlerle Müslüman Türk Gençleri Risale-i Nuru okuyabilmek için mukaddes kitabımız olan Kur'anın yazısını öğrenmek nimet ve şerefine nail olmuşlardır.” (Tarihçe-i Hayat)

"Bir zaman bir memlekete şimendifer (tren) geldiği vakit, arabacılar telaş edip dediler: "Bizim san'atımız bozuldu." Halbuki şimendiferin gelmesiyle memlekette faaliyet çoğaldığından, faytonculuğa iki kat ziyade ihtiyaç olmuş. İnşâallah onun gibi Nur yazıcıları değil tevakkuf, belki daha ziyade yazı ile defter-i a'mallerine hasenat kaydedecekler. (Teksir makinesiyle risalelerin çoğaltılmaya başlanması üzerine söylenmiştir)" (Emirdağ Lahikası)

Bütün bu izahlardan ortaya çıkan şudur. Risalelerin elle yazılmasındaki tek maksad çoğaltılmaları değildir. Aynı zamanda risaleleri yazanların bu vesileyle Kur'an yazısıyla okuyup yazmayı öğrenmeleri de maksuddur.

Madem günümüzde Kur'an yazısını öğreten ve koruyan bu kadar canlı ve etkili bir yol yoktur. Elbette bu hizmet devam etmelidir.

Ne zaman ki, Kur'an yazısı mekteblerde herkese öğretilmeye başlanır ve bu yazının korunması için hususi bir çabaya gerek kalmaz derecede yaygınlaşır ve risalelerin neşri için de başka engeller bulunmazsa o zaman belki düşünülebilir.

Fakat burada da ince bir nokta vardır: Madem yazı hizmeti, Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin başlatıp yerleştirdiği bir hizmettir, faraza ileride o gün gelirse ancak Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini gerçekten temsil eden mümessillerin buna karar verip ilan etmesi şarttır.

Bir Nur Talebesi kendi düşüncesi ile artık gerek kalmadı deyip yazmayı bıraksa hata etmiş olur. Üstadının emri ile başladığı bir hizmeti, üstadının rızasını almadan bırakmış olur...


Ek Soru

Emirdağ Lahikası'nda geçen ve bu konuya ışık tuttuğu söylenen, inayeti ilahiyenin risalelerin tamamının basılmasına müsaade etmediğini anlatan mektub nasıl anlaşılmalıdır?

Tarih: 14.03.2010 00:00:00

Ek Cevap

O mektubdaki ifadelerin daha açıkça anlaşılabilmesi için bir derece şerh ederek aşağıya alıyoruz:

"Gecede kalbime (ilhamen) geldi ki: İki ehemmiyetli sebebden, Allah'ın yardımı, eski harflerle yazılmış olan risalelerin tamamını matbaalarda bastırmaya tam müsaade etmiyor.

Birinci sebeb: Her talebe, bizzat kendi kalemiyle yazarak,  veya başka birine yazdırarak, âhirette şehidlerin kanıyla tartıldığında üstün geleceği hadiste bildirilen, ilmi neşretmekten gelen çok büyük sevabları kazanmak için bizzat yazarak iman nurları olan risaleleri çoğaltmasıdır.

Eğer matbaalarda basılırsa, herkes risaleleri kolayca elde edeceği için, tam bir merakla yazmaya çalışamayabilir, kendi kalemiyle risalelerin neşrine hizmet vazifesini ve o vazifeden gelen büyük sevabı kaybedebilir.

İkinci sebeb: Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın büyük çoğunluğunun yazısı olan Arab Harflerini korumak olduğundan, matbaada basılacak olsa, şimdi halkın çoğu yalnız yeni harfleri bildikleri için, risaleleri daha çok yeni harflerle basmak lâzım gelecek.

Bu ise, Risale-i Nur'un yeni harflere bir fetvası gibi anlaşılıp Nur Talebelerinin de kendilerine kolay gelen o yazıyı tercih etmelerine sebeb olur. Eski harfleri koruma vazifesinde tenbelliğe düşebilirler."

Yukarıdaki izahlardan anlaşılan öz şudur:

Allahu Teala Hazretleri, Nur Talebeleri'nin risaleleri elleri ile yazmalarından razıdır ve bunun devam etmesini murad etmektedir.

Bu murad-ı ilahinin iki sebebi vardır:

1- Allah (cc), Nur talbelerine bir lütuf olarak açtığı kalemle imana hizmet etmekteki büyük sevapların kapısının kapanmasını istemiyor.

2- Nur talebeleri, risaleleri elle yazarak eski yazı olarak bilinen Kur'an alfabesinin unutulup kaybolmasını engelliyorlar, öğreniyor ve başkalarına da öğreterek bilenlerin çoğalmasını sağlıyorlar. Allahu Teala Nur Talebeleri'nin bu vazifeye devam etmelerini ve yeni harfleri tercih etmemelerini murad ediyor.

Demek ki, ahirette şehidlerin kanıyla tartılacak bu büyük sevabı kaybetmek istemeyen ve Kur'an alfabesini korumak hizmetinde bulunmayı manevi bir cihad olarak kabul edenlerin risaleleri yazmaya, devam etmeleri gerekir.

Madem Kur'an alfabesinin korunması noktasındaki ihtiyaç o gün nasıl ise bu gün de aynıdır. Arada hiç bir fark yoktur. Öyleyse korumaya ve biiznillah büyük sevapları kazanmaya devam...

Son bir not:

Üstad Hazretleri, risaleleri yazmakla Kur'an harflerine nasıl hizmet edildiğini bir yerde şöyle açıklar:

"Risale-i Nur kendi talebeleri ile en az yüzer kalemle, yüzer parça Risale-i Nur'un cüzleriyle ve yirmi bin nüshasıyla en az yüz bin adamı Kur'ân harfleri lehine (çevirerek)..." (18. Lema)


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar