Arama sonuçları: 1306 sonuç bulundu.

Muhakematta Makasıd-ı esasiye ve anasır-ı asliye dörttür, denilmiş. Onlar da, ispat-ı Sâni-i Vâhid ve nübüvvet ve haşr-i cismanî ve adalettir. İşaratu'l i'cazda Fatiha tefsirinin başında Adalet ile İbadeti bir sayılmış.Mesnevi-i Nuriye 14.Reşhada Ubudiyet ile Tevhid bir sayılmış aralarındaki farklar nelerdir izah eder misiniz?
"Evet, bu dünya memleketine ve misafirhânesine giren her bir misafir…” diye başlayan Birinci Makam’ın başından -ilhâm, vahiy mertebeleri- hâriç kalıp, tâ on sekizinci mertebe olan kâinâtın hudûs hakîkati, tâ imkâna kadar yeni hurûfla, bir ihtâr-ı ma‘nevî ile izin verdik. Daktilo (el makinesi) ile kendilerine yazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cild yapıp, yeni hurûfla ehl-i inkâra on ikilik to...
10. Lemanın birinci nevini nasıl anlamayız?
لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ cümlesiyle istikbâlimize, سُبْحَانَكَ kelimesiyle dünyamıza, اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ fıkrasıyla nefsimize nazar-ı merhametini celbetmeliyiz. Tâ ki, nûr-u îmân ile ve Kur’ân’ın mehtâbıyla istikbâlimiz tenevvüretsin ve o gecemizin dehşet ve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâb etsin." cümlesini açıklar mısınız?
"İşte, yedi nevi ile yedi tarzda arzın yedi tabakası mevcut olduğu tahakkuk ediyor. Sekizincisi olan âhirki mânâ başka nokta-i nazarda ehemmiyetlidir; o yedide dahil değildir." açıklar mısınız?
Lahikalarda Hikmetül İstiaze risalesinin birinci ve ikinci kısımlarından söz ediliyor. Ama Lemalarda böyle bir taksim görmedik. Bu risalenin ikinci kısmı ayrı bir risale mi acaba? (Sabri'nin fıkrasıdır) Üstad-ı Ekremim! Hikmetü'l-İstiâze'nin İkinci Kısmı öyle kıymetdâr bir hazine-i cevâhir ve maraz-ı vesvesenin iksîr bir ilâcıdır ki, âlem-i fânîden âlem-i bekàya göçünceye kadar, nefis ve şeytanın...
"Şu kâinatın sahib ve mutasarrıfı elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her tarafı görerek tedvir ediyor ve her şey'i bilerek, görerek terbiye ediyor ve herşeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faideleri irade ederek tedvir ediyor. Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette zîşuur ve zîfikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Madem zîfikirle konuşacak, elbe...
Mesnevi Nuriye’de geçen bir yerde “Mahlukata taksim edilen muhabbetin, Allah’a olan muhabbeti tezyid edeceği” anlatılıyor? Yani muhabbet taksim edilip dağıtıldığında azalması gerekmiyor mu? Biz bu muhabbeti sadece Allah’a vermemiz gerekmiyor mu? Mahlukata verdiğimiz zaman artma nasıl olabilir.? 
"İ'lem Eyyühel-Aziz! Küre-i Arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Ta'dili, büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması ancak Allah'ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur. (Mesnevi-i Nuriye)" bu parağrafı izah edermisiniz?
"Risale-i Nurlar'da geçen o gelecek zat diye üstadımızın bahsettiği kişi de yine kendisi olmaktadır. Çünkü Risale-i Nurlar İkinci Said döneminin meyvesidir, ve orada Kur'an'ın mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nur'un tercümanlığını yapan İkinci Saiddir. Üçüncü Said döneminde ise üstadımız Risale-i Nur'un yazılmasıyla uğraşmamış bizzat Risale-i Nur'u kendine program yapıp Allah'ın izni ile hizmetin...