Hayrat vakfı camiası olarak Üstad Bediüzzamanın yolu olan hatt-ı Kuran üzerinde kararlılıkla durduğunuzu biliyoruz. Ancak neşriyat olarak Osmanlıca-Latince eserde bastığınızı görüyoruz. Nur cemaatine mensup bazı gruplar bu konuda ilk önce taviz verilmediğini sonra ise latince basma noktasında bir yol izlendiğini söylüyor. Hayrat neşriyatın Latince mukayeseli eser basmasındaki sebep nedir?
Nur Talebeleri'nin latin alfabesine karşı duruşunda değişiklik var mı? Risalelerin Omanlıca-latince mukayeseli olarak basılması hizmetin bu duruşunda bir gerileme anlamına gelmez mi?
Kıskançlık duygumu nasıl terbiye edebilirim? Sevdiğim insanları çok kıskanıyorum ve bu beni ruhen yıpratıyor. Arkadaşlarımı özellikle. Dinimizde bunun bir ölçüsü veya ayet ve hadislerde karşılığı var mı?
Bakara suresi 18 ve 171 de manen sağır dilsiz ve körlerden yani inançsızlardan bahsediliyor. Buna göre manen sağır kör ve dilsiz olan biri İslama dönemez. Ama sonradan İslama dönen inançsızlar var bunu nasıl degerlendirmeli?
Bakara 10 da münafıkların kalplerinde şüphe hastalığı olduğundan bahsediliyor... Bu hastalık yaratılıştan mı onlarda vardır, yoksa onlar mı kendilerini hasta etmişlerdir? Onlar kendilerini hasta etmişlerse bu süreç nasıl olmuştur? Eğer sonradan kendileri kalplerini hasta etmiştir dersek, henüz ortada İslam yoktu ki onlar bunu kabul etmeyerek kendilerini hasta etsinler?
1. Şua'da ki ikinci ihtar bölümü olan "tevafuk ile işaretler eğer münasebet-i maneviyeye isnat etmezse ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i maneviyesi kuvvetli ise ve onun bir Ferdi ve bir Masadaki hükmünde olsa ve müstesna bir liyakati bulunsa o vakit tevafuk ehemmiyetlidir." cümlesini izah eder misiniz?
Osmanlıca Münazarat adlı risaleyi mütalaa ederken akla gelen bir suali arz ediyorum: 1329 tarihli Eski Matbu Münazarat risalesinin 151. sahifesinde Medresetüzzehra namındaki üniversitesinin şartlarını sayarken 8 şart sayılmıştır. Lakin Mektubat-2 isimli mecmua içerisindeki münazaratta 7 şart bulunmaktadır. Diğer neşriyat yapanların dahi eserlerinde 8 şart geçmektedir. Sebeb-i Hikmeti nedir?
"şu bin üçyüz elli bir tarih-i acibesine ve Saidin bir cihette müntehayı mücahedesine işaret ediyor?" derken Üstad hangi mücadelenin sonundan bahsetmiş olabilir?
Defalarca islam dininden çıkan bir insan sonunda ciddi ve bir daha çıkmamak kaydıyla İslam dinine dönse içten tevbe etse namazlarını kılsa, Nisa suresi 137. ayete göre affedilmez mi?
2.Lemada geçen; "Güya insan, o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahîfe-i hayatında veyahud levh-i misâlîde mukadderât-ı hayatını yazar, esmâ-yı İlâhiyeye bir i‘lânnâme yapar ve bir kasîde-i manzûme-i Sübhâniye hükmüne geçip, vazîfe-i fıtratını îfâ eder." cümlesini açıklar mısınız?