Nur Talebeleri'nin latin alfabesine karşı duruşunda değişiklik var mı? Risalelerin Omanlıca-latince mukayeseli olarak basılması hizmetin bu duruşunda bir gerileme anlamına gelmez mi?
Nur Talebelerinin latin hurufuna karşı duruşu aynen devam etmektedir. Temel tercihlere ve esaslara dayalı böyle önemli bir konuda değişen bir şey olamaz. Bir bid'anın bid'alığı ve ona karşı nur talebelerinin sergilediği duruş zamanla ortadan kalkmaz.
Mukayeseli nüshalarda önemli olan bakış açısı, yapılan hizmetin latinceye mi, hatt-ı Kur'an'a (eskimez yazıya) mı yaradığı cihetidir. Biz bu çalışmanın hangisine hizmet ettiğine bakmalıyız. Bir sayfada hatt-ı Kur'an, diğer sayfada latince olursa, bu hal toplumda hangi tercihe katkı sağlar ve hangisini insanlara fark ettirir ve hangisinin gelişimini arttırır? Elbette nazarları hatt-ı Kur'an'a çevireceği aşikârdır.
Sualiniz, Nur hizmetinde latinceye hiç müsaade yokmuş gibi bir önkabulden geliyor gibi. Halbuki, "Yeni hurufa zaruret derecesinde (mecburiyet miktarınca) müsaade olur" diye Bediüzzaman Hazretleri'nin Kastamonu Lahikası'ndaki yazılı beyanı talebelerince yıllardır bilinmekte ve zaten öyle değerlendirilmektedir.
Nur Talebelerinin nazarı şudur: Nur Talebeleri kendileri hatt-ı Kur'anla okur ve yazar. Üstadlarının işaret ettiği üzere en mühim vazifelerinden birini hatt-ı Kur'nı muhafaza olarak bilirler. Cemaat haricinde olup nur hizmetini yeni tanıyacak durumda olanlara, bu hizmetin ehemmiyetini anlayıncaya kadar latinceden okumaya izin vardır. Anladıktan sonra ise, onu da hatt-ı Kur'ana teşvik etmek vazifeleridir.
Bediüzzaman Hazretleri Üstadımızın bu duruşunu esas tutan Husrev Efendi Hazretleri, "Risale-i Nur'u anlayıncaya kadar yeni harflerden verin okusunlar. Ne zaman anladılar, artık onlara Kur'an yazısını öğretin" mealindeki beyanları ile hayatı boyunca uygulamıştır.