Müslüman olduğu halde ırkçılık yapan birini uyarmanın en güzel yolu nedir?
Üstadımız zamanında yaşayan âlimlerin, Üstadımızın Müceddid olduğundan haberleri var mıydı? Yoksa âlimler arasında birbirlerinden haberdar olmama gibi hususlar olabiliyor mu?
Bediüzzaman hazretleri 1. Şua da, Bakara Suresi 29. Ayeti açıklarken "İslam için en dehşetli asır 13. Asrın ahiri 14. asır" diyor. Bu vakitler neye işarettir?
İslâm medeniyetinde kadınların eğitim yeri neresidir? Sahabe efendilerimiz zamanında ilim ve zekavet sahibi hanım sahabeler olduğu bilinmektedir. Lakin 4 büyük halife döneminden sonraki İslâm devletlerinde kadınların fenni ve sanatsal alanlarda eğitildiğine ve bu alanlarda eser vermiş hanım âlimelere pek rastlanmamaktadır. Bunun sebebi ne olabilir?
İslâm’ın ilim öğrenmeye verdiği önem göz önünde...
Halk arasında "Hıdırellez" tabir edilen günün İslâmî bir kaynağı var mıdır? Bugüne mahsus kutlamaların İslâmiyet'te yeri nedir?
İslamiyetin terakki dini olmasına tarihimizden örnek verir misiniz?
“ Azametli bahtsız bir kıt‘anın, şânlı tâli‘siz bir devletin, değerli sâhibsiz bir kavmin reçetesi, ittihâd-ı İslâmdır.” Cümlesini açıklar mısınız; "kıt'a", "devlet" ve "kavim" hangileridir?
Ahirette Cenab-ı Hakk'ı herkes görecek mi? Belli günleri mi olacak? Bir de erkekler Allah'ı görmeye gidecek kadınlar da eşleri geldiğinde Cenab-ı Hak'tan onlara yansımış olan güzelliği görüp mest olacaklar, kadınlar Allah'ı görmeye gitmeyecekler diye bir şey duymuştum, bu doğru mudur? Bizim zaten bu dünya da Cenab-ı Hakkı razı etme çabamız onun cemalini görmek için değil mi? Dualarda da rızanı, ce...
Haşiye: “Hadîsin nassıyla "O şuhud, bütün lezaiz-i Cennet'in o derece fevkindedir ki, onları unutturur. Ve şuhuddan sonra ehl-i şuhudun hüsn-ü cemali o derece fazlalaşır ki; döndükleri vakit, saraylarındaki aileleri çok dikkat ile zor ile onları tanıyabilirler." hadîste vârid olmuştur.” (32. Söz)
Yukardaki ifadede saraylarındaki aileleri diye kastedilenler kimlerdir? Eğer hanımlar ise onlar için ...
Kainatta olan biten çok küçük ve gözümüze gereksiz gibi gelen şeyleri de illa bir hikmete bağlı olarak mı düşünmeliyiz? Yoksa Cenab-ı Hakkın koyduğu âdetlerin neticeleri olarak mı görmeliyiz? Mesela bir yaprağın ağaçtan düşerken savrulup bir yere düşmesi gibi...