29. Söz'de, Allah-ü Teala'nın kainatta zıdları, şer ve hayırları karıştırarak; kainatı tebeddül ve tağayyur (değişme ve başkalaşma) kanununa, tahavvül ve tekemmül (halden hale geçme ve olgunlaşma) düsturuna tabi kıldığını söylüyor. Zıtların birbirine karıştırılmasıyla, kainatın değişim kanununa tabi olmasının ilgisini açıklayabilir misiniz?
Risale i Nur'da bir çok yerde geçen "Şu halde sen ey mülhid, dalaletin itibariyle ya i'dam-ı ebedî ile ademe düşeceksin veya Cehennem'e gireceksin. Şerr-i mahz olan adem ise, senin bütün sevdiklerin ve saadetleriyle memnun ve bir derece mes'ud olduğun umum akraba ve asl ve neslin seninle beraber i'dam olmasından, binler derece Cehennem'den ziyade senin ruhunu ve kalbini ve mahiyet-i insaniyeni yan...
Ölümün;gençlik rehberinde izah edildiği üzere; Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere, bir haps-i ebedî olmasını nasıl anlayacağız? Günahkarlar cehennemde ebedi kalmayacak ki? Devamında geçen "Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek." ifadesini biraz detaylandırabilir misiniz?
Din ile alakalı soruların cevaplarında “Alimlerin görüşü” veya “Alimlerin şu şekilde icması vardır” tarzında ifadeler yer alıyor. Peki bizler âlimi nasıl tanıyacağız? Bir zatın sözünün diğerlerinin sözüne tercih ettiren sebep nedir? Ve O zatın hükmünün kabul edilmesi, muteber olması neye bağlıdır?
Yüce Allah bütün kainatı tek başıyla bir anda nasıl idare ediyor? Bir tarafta akşam bir tarafta gündüz olmasına rağmen bütün bu işleri şaşırmadan nasıl tanzim ediyor?
Herşeyin ol emri ile olması, meallerde "biranda olmak" şeklinde geçiyor. Fakat kainatta görülen nizamda bir aşamalık ve süreç söz konusu. Öyle ise mana nasıl anlaşılmalı?
"Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur." ifadesinde yapanın bildiği anlaşılabiliyor. Ancak bilen niye konuşacak? Bilenin konuşması zorunlu mudur? Yoksa bu ifadede kast edilen konuşmak için bilmenin şart olması mıdır? Kısacası Allah konuşmayı niye tercih etmiş?
Kulu istedi diye Allah razı olmadığı kötülüğü yaratıyorsa, Allah kendine haksızlık yapıpta mecburiyete düşmez mi? Allah razı olmadığı şeyi yaratarak kulunun isteklerine esir olmaz mı? Çünkü bizler razı olmadığımız şeyleri yaparsak, hem psikolojik olarak hem de kanunlara göre esir olduğumuz kabul ediliyor. Allah kötü şeyleri yarattığı için, kötü olarak sorumlu tutulmuyorsa, o zaman razı olduğu iyi ...
Cenab-ı Hakk'ın kudretinin nihayetsiz olması nedeniyle onun için yaratma faaliyetlerinde zorluk-kolaylık kıyaslaması yapamayacağımızı biliyoruz. Peki Rum Suresi 27. Ayettteki "Hem O, (ilk olarak mahlûkatı) yaratmaya başlayan, sonra onu (o yaratmayı âhirette tekrar) iâde edendir. Bu O’na daha kolaydır." ifadesi nasıl anlaşılmalıdır?
Allah ilmi muhale tecelli etmesi ne demektir? Bunu nasıl anlamalıyız? Aklımıza gelen olması imkansız şeyleri Allah bilir mi? Bu nasıl bir bilmedir?