Üstadın, “Kur’an-ı Hâkîm’in hakikatına değil dünya saadetimi, belki lüzum olsa ahiret saadetimi dahi feda etmeye karar verdim.” cümlesini nasıl anlamalıyız? Ahireti feda etmek ne demektir ve nasıl olur?
Üstad hazretleri bir yerde, "Bu zamanda feraizi işleyen kebairi terk eden kurtulur inşaallah" diyor. Bunu nasıl anlamalıyız? 'Kurtululur' derken doğrudan ehli cennet mi demektir? Yoksa günahları çok olanlar, günahları sebebiyle cehenneme gitse de, ehli iman olduğu için, cezasını çektikten sonra, sonunda cennete gider mi demektir.
Bediüzzaman hazretleri Kastamonu Lahikasında "Feraizi işleyen kebairi terk eden inşallah kurtulur" diyor. Ancak Asayı Musa mecmuası 11. şua 4. meselesinde ise; "hatta bir ehli keşif ve tahkik bir yerde 40 vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler gayb etmişler," diyor.(camii cemaati diye biliyorum yanlış değilsem) Bu iki parça birbirine zıt gibi duruyor. izah...
Namazı bilerek terk etmenin hükmü nedir?
Bazı mezheplere göre namazı inkar ederek kılmayan öldürülür. Ama Hanefiye göre neden öldürülmez?
Bir insan namazı çok önemsediği halde tembellikten yada psikolojik sebeblerden dolayı namazını kılamıyorsa, bu insan namazı terkettiği için dinden çıkmış mı oluyor?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
BİRİNCİ MEDAR: Dikkat edilse, şu kâinatın umumunda bir nizam-ı ekmel, bir intizam-ı kasdî vardır. Her cihette reşehat-ı ihtiyar ve lemaat-ı kasd görünür. Hattâ herşeyde bir nur-u kasd, her şe'nde bir ziya-yı irade, her harekette bir lem'a-i ihtiyar, her terkibde bir şu'le-i hikmet, semeratının şehadetiyle nazar-ı dikkate çarpıyor. İşte eğer saadet-i ebediye olmazsa, şu esaslı nizam, bir suret-i za...
"Amelin en iyi suretini taharriden neş'et eden bir vesvesedir ki, takva zannıyla teşeddüd ettikçe hal ona şiddetlenir. Hattâ bir dereceye varır ki, o adam amelin daha evlâsını ararken, harama düşer. Bazan bir sünnetin araması, bir vâcibi terkettiriyor. "
Bazen bir sünnetin aranması bir vacibi terk ettirir. Burda geçen kısma yani sünnet-i yapayım derken vacibi terk etmeye 4, 5 örnek verir misiniz?...
"Her bidat dalalettir, dalalet ise ateştedir" manasında hadis var. Şimdi sünnetin dışına çıkınca dalalet oluyor ya bunun ölçüsü nedir? Diyelim ki yeme içme adabı yada tuvalete girme adabı vb sünnetleride terk etmek dalalet midir? Bunun ölçü ve ehemmiyet sırası nasıldır? Her konuda sünnete uyamayabiliyoruz.