Sevmek, nefret etmek gibi hislerimiz mahluk mudur? yoksa emr-i itibari midir?
"İşte şu üç misâl gibi, insanlar, insana verilen cihâzât-ı ma‘neviyeyi eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla isti‘mâl etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gāfilâne davransa, ahlâk-ı rezîleye ve isrâfât ve abesiyete medâr olur. Eğer hafiflerini dünya umûruna ve şiddetlilerini vezâif-i uhreviyeye ve ma‘neviyeye sarf etse; ahlâk-ı hamîdeye menşe’, hikmet ve hakîkate muvâfık olarak saadet-i dâreyne medâr ol...
Hissi kablel vuku nedir? Hissiyatımızın evham mı, temenni mi, yoksa hissi kablel vuku mu olduğunu nasıl ayırt edebiliriz?
Allah'a inanıyorum ama içimde inanmıyormuşum gibi bir his var. Sinirim bozuldu, nasıl düzelticem lütfen yardım edin.
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri ve devamındaki kısmı izah eder misiniz?
Anne baba vefat edince evladın salih amelleri onların amel defterine yazılır deniyor. Acaba günah işlediğinde de anne ve babanın amel defterine yazılıyor mu?
Kendi hatamızla sebeb olduğumuz hastalık ve musibetler için de Allah'tan geldi diyebilir miyiz?
"Hayatta hissiyat suretinde kaynayan memzuç nakışlar, pek çok esma ve şuûnât-ı zatiyeye işaret eder, gayet parlak bir surette Hayy-ı Kayyumun şuûnât-ı zatiyesine ayinedarlık eder..." cümlesini izah edebilir misiniz?
"İkinci Nokta: Ehl-i tarîkat ve hakîkatçe müttefekun aleyh bir esas vardır ki, tarîk-i hakda sülûk eden bir insan, nefs-i emmâresinin enâniyetini ve serkeşliğini kırmak için lâzım gelir ki, nazarını nefsinden kaldırıp şeyhine hasr-ı nazar ede ede, tâ fenâfişşeyh hükmüne gelir. “Ben” dediği vakit, şeyhinin hissiyâtıyla konuşur ve hâkezâ… Tâ fenâfirresûl, fenâfillâha kadar gider. Meselâ, nasıl ki gayet fedâkâr ve sâdık bir hizmetkâr ve bir yâver, efendisinin hissiyâtıyla konuşur. Güya kendisi kendisinin efendisidir ve padişahıdır gibi konuşur. “Ben böyle istiyorum” der. Yani “Benim seyyidim, üstâdım, sultanım böyle istiyor.” Çünki kendini unutmuş, yalnız onu düşünür, “Böyle emrediyor” der." Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
33. Mektup'ta 23. Pencerede şöyle bir ifade geçiyor: “O hakikatteki (hayattaki) sıfatlardan bir kısmı, duygular vâsıtasıyla inbisat ederek (genişleyerek), inkişaf edip (gelişip) ayrılırlar. Kısm-ı ekseri (çoğu) ise, hissiyât sûretinde kendilerini ihsâs ederler (hissettirirler) ve hayattan kaynama sûretinde kendilerini bildirirler.” Bu cümlede bahsi geçen duygular ile hissiyat (hisler) arasındaki f...