"Taht-ı Belkîsı gibi “Beş Hakāik-i Sâbite” üzerine teessüs edecek. Bunları açıklar mısınız?
Risale-i Nur, Hakaik-i İslamiye'ye dair ihtiyaclara nasıl kafi geliyor?
"Hem eğer Hazret-i Ali olmasaydı, dünya saltanatı, mülûk-u Emeviyeyi bütün bütün yoldan çıkarmak muhtemeldi. Halbuki, karşılarında Hazret-i Ali ve Âl-i Beyti gördükleri için, onlara karşı muvazeneye gelmek ve ehl-i İslâm nazarında mevkilerini muhafaza etmek için, ister istemez, Emeviye devleti reislerinin umumu, kendileri olmasa da, herhalde teşvik ve tasvipleriyle, etbâları ve taraftarları, bütün...
"Avâm-ı nâstan hakāik-i dîniyeyi ta‘bîr eden ancak yüzde birdir." ne demektir?
"Muhterem Üstâdım! Rahmet-i İlâhiye ile bir hakîkati daha yakînen anladım. O da şudur ki: İlk şeref-i mülâkî olduğum zamanda verdiğiniz ders, bütün risâle ve mektublarda vücûdunu hissettirmektedir. Fark yalnız o dersteki mücmel hakāikin diğer derslere tafsîl, tavzîh ve ızhârından ibârettir. Demek ki, îmânı ve Kur’ân’ı esas ittihâz etmekle, dâimî bir feyiz menbaı, sermedî bir nûr kaynağı, fenâsız k...
Sual: Bürhanınıza şekk-i itiraz geldikçe imanınız sarsılmaz mı? Bu ma’reke-i evham olan istidlaliyatla taharri zarar vermez mi? Elcevab: Eğer neticeyi bürhan ile bağlı onunla ikame ve isbat suretiyle olsa ve tahakkuk-u hakaika ayar tutmakla adem-i delilden adem-i medlûlü tevehhüm etse zarar olur. Halbuki iman, incecik bir bürhana yüklenmez. Belki öyle bir hadse bina ve istinad eder ki, o hads öyl...
"Erkân-ı imaniyenin hakaikini gözle görüp, melâikeyi, Cenneti, âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli gözle müşahede etmek, kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir..." (Sözler)
Cenab-ı Hak cismani değildir, onu göz ile görmek ne demektir?
"Üçüncü Nükte: Bu fakir Said, Eski Said’den çıkmaya çalıştığım bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gāyet müdhiş ve ma‘nevî bir fırtına içerisinde akıl ve kalbim hakāik içerisinde yuvarlandılar. Kâh Süreyyâ’dan serâya kâh serâdan Süreyyâ’ya kadar bir sukūtve suûd içerisinde çalkanıyorlardı." Bediüzzaman Hazretleri'nin iç dünyasında meydana gelen bu çalkantılı durumun sebebi ...
"Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen, Cenâb-ı Hakkın marifetini kazan. Çünkü, bütün hakaik-i mevcudat, ism-i Hakkın şuââtı ve esmâsının tezâhürâtı ve sıfâtının tecelliyâtıdırlar. Maddî ve mânevî, cevherî-arazî, herbir şeyin, herbir insanın hakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad ederler. Yoksa, hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir surettir." İzah eder misiniz?
Birinci kısım olan ehl-i iman ve ehl-i takvânın en büyük menfaati, frenkmeşrebâne bir medeniyette midir? Yoksa hakaik-i imaniyenin nurlarıyla saadet-i ebediyeyi düşünüp, müştak ve âşık oldukları tarik-i hakta sülûk etmek ve hakikî teselli bulmakta mıdır? Senin gibi dalâlet-pîşe hamiyetfuruşların tuttuğu meslek, müttakî ehl-i imanın mânevî nurlarını söndürüyor ve hakikî tesellilerini bozuyor ve ölü...