"Hatta en latîf ve güzel bir hakîkat-i îmâniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki; en ma‘sûmâne, zararsız bir menfaattir.
Mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin" (21. Lema) Burada "yaptırması" kelimesinden kasıt nedir? Kimin yaptırması hoşunuza gitsin sorusunun cevabı nedir?
İhlas risalesi denince akla ilk olarak rıza-i ilahi gelmektedir. Fakat üstad bu mevzuya sadece 3-4 satır yer vermiş ve sanki daha çok hizmet-i imaniyede, birbirimizle olan samimiyet ve ittihadımızdan bahsetmiştir. 21. lema olan bu ihlas risalesinde anlatılmak istenen asıl mevzu nedir?
Lemaat'da geçen "sure-i ihlas'da... otuz sure münderic... " cümelesinde 30 surenin hangi sureler oldukları belli mi yoksa bir mecaz mı yapılmış?
12. Lem'a'da geçen, "Bir hâdise, ...imkân-ı örfî dâiresinde olmazsa, mu‘cize olur.
Fakat kolayca kerâmet olamaz." cümlesini izah eder misiniz?
17.Lemanın 14. Notasında geçen, "insan denilen sarayın cevherlerinin bir kısmı âlem-i ervâhtan, bir kısmı âlem-i misâlden ve levh-i mahfûzdan" geldiği bahsini izah eder misiniz?
13. lema, 6. işarette "Hem insanın letaifi içinde teşhis edemediğim bir iki latife var ki: İhtiyar ve iradeyi dinlemezler. Belki mesuliyet altına da giremezler. Bazen o latifeler hükmediyorlar. Hakkı dinlemiyor. Yanlış şeylere giriyorlar" Cümlesini açıklar mısınız?
2.Lemada geçen; "Cihan dolu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan, gel tevekkül kıl! " cümlesini izah eder misiniz?
"Evet Cenâb-ı Hak, senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın. Sen ma‘nen hastasın. İbâdet ise, senin ma‘nevî yaralarına tiryâk hükmünde olduğunu, çok risâlelerde isbat etmişiz." 23. Lema'nın Hatimesinde geçen bu cümleye göre insanın manen hasta olmasını nasıl anlamalıyız?
11. Lemanın 11. Nüktesinin 1. Meselesindeli nafile sünnetlerin tagyir ve tebdili meselesini nasıl anlamalıyız? İzah eder misiniz?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...