Arama sonuçları: 116 sonuç bulundu.

Doğru yerler doğru şekilde kazanılır. Biz imtihanı haksız acılarla yani çektiğimiz acılara sabrederek kazanmışsak, o imtihan ya da o imtihanı yapan bizim gönlümüzü nasıl kazanacak? Cennete çektigimiz acılardan dolayı kabul ediliyorsak, o cennet bizi hak edecek mi? Haksız acının doğru mükafatı olmaz, haksızlığı olur! Biz cenneti kazanmak için kendimizi haksızlığa kurban mı ediyoruz da bize uğradığ...
Eşarilerin ''İnsan, muhtar(ihtiyar sahibi) görünümlu mecburdur'' sözünü nasıl anlamalıyız? İzah eder misiniz?
"Beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur." cümlesinden nasıl anlamamız lazım? İzah eder misiniz?
19. Mektub Mucizat-ı Ahmediye Risalesi"nden 5. Nükteli İşaret'te zikredilen "Cemel Vakası, Sıffin ve Kerbela hadiselerini kısaca özetleyebilir misiniz?
Kader hakkında konuşmak yasaklanmış mıdır? “Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!” Hadisini nasıl anlamalıyız? İzah eder miisniz?
Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mev­cûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat) ...
Kader Risalesi Birinci Mebhasta geçen "Nihayette Cenab-ı Hakk'a verilecek olan cüz-i ihtiyarî" Tabirinden ne anlamalıyız? Bu ifadeyi biraz açar mısınız? Bu ne demektir? Hasenat kısmını zaten Cenab-ı Hakk'a vermiş, seyyiat kısmının da talebini kendimize, icadını Cenab-ı Hakk'a vermiş idik. Şimdi ise bu tabir ile aynen bu mu tekraren ifade ediliyor yoksa başka bir mana mı var?
Üstadımız (ra) Bir izahında "Kader ve cüz-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir." derken, başka yerde "Kader, ilim nevindendir. İlim, mâlûma tâbidir. "buyuruyor.Kadere biryede ilmi değildir denilirken, diğer yerde ilim nevindendir denmesini izah edermisiniz?
“Sizin her birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk günde derlenip toparlanır. Sonra böylece alaka olur. Sonra böylece mudğa olur. Sonra Allah (cc) bir melek gönderir ve ona dört sözle emreder: Amelini yaz! Ecelini yaz! Said mi, şaki mi olduğunu yaz! Sonra da ona ruh üflenir.” (Buhari) Bu hadise göre insan hayatta nasıl yaşayacağını kendisi mi belirliyor?