Bediüzzaman Hazretleri çok yerlerde Risale-i Nur Kur'an'ın bir mucize-i maneviyesidir diyor. Risale-i Nur 'un Kuranın manevi bir mucizesi olması ne demektir?
Risale-i Nur hizmeti devam ettikçe yazı hizmetinin de devam edeceğini ve elzem olduğunu isbat eden Risale-i Nur'dan bazı ifadeler gösterebilir misiniz?
Çokca meal okuyup sadece Kuranı kabul eden, hadisleri kabul etmeyenlere karşı ne söylenebilir?
21. Sözün 1. makamının 2. ikazında geçen "zi şuur sırrı insani ve zi nur letaifi Rabbaniye" ifadesi geçiyor. Bu meselede sırrı insani ve letaif-i Rabbaniye den ne anlamamız gerekiyor. Açıklayabilir misiniz?
Meyve Risalesi 7. meselede geçen "ikinci güzde o ağacın gördüğü bütün vazifelerini" kısmındaki "ikinci güz" kavramı ile anlatılmak istenen nedir, izah edebilir misiniz?
Tevafuklu Kur'an'ın hattatı, Risale-i Nur'un serkatibi Husrev Efendi Üstadımız hakkında bir sitede şöyle bir soru gördüm. Demişler ki: "Üstad hayattayken Hüsrev Efendi ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev Efendi ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir kişidir. Neden Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış?" Bediüzzaman Üstadımız latin harflerin...
Son zamanlarda bazı çevrelerden, "Üstad Bediüzzaman zamanında bir çok alimin sorularına cevab verdiği, bir çok ünlü feylesofları susturduğunu söylüyorsunuz, ama bunun bir belgesi ve münakaşa yaptığı feylesofların isimi hakkında hiç bir bilgi yok" şeklinde sorulara muhatap oluyoruz. Üstadımızın münakaşa yaptığı zamanın ünlü isimleri kimlerdir ve ya bu sorulara nasıl cevap vermeliyiz?
''Bitlis vilâyetine tâbi Nurs köyünde doğan ben, talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücâdele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inâyet-i İlâhiye ile mağlûp ede ede İstanbul’a kadar geldim'' (Şualar) Üstadın ifade ettiği ''münakaşa,mücadele'' ifadeleri o zamanın eğitim anlayışından mı ileri geliyor?
"Hem zeval ve fenâya maruz bütün güzel mahlûkatın arkasında bir cemâl-i münezzeh ve hüsn-ü mukaddes ihsas eden bir nakış ve tahsin ve san’at ve tezyin ve ihsan ve tenvir-i daimîyi görür." cümlesini izah eder misiniz?
"Vücûdun hasra gelmez muhtelif envâını, münhasır olmaz, sıkışmaz şu şehâdet âleminde.Âlem-i cismânî bir tenteneli perde gibi şu‘lefeşân gaybî avâlim üzerinde" Lemaat'ta geçen bu cümleyi izah eder misiniz? Vücut nasıl hasra gelmez? Vücudun mertebeleri mi vardır?