Arama sonuçları: 65 sonuç bulundu.

"... Şu halde يَا مُنْشِدًا نَظْم۪ي فَقُلْهُ وَلَا تَخَفْ meâl-i gaybîsi, “Yâ Risâle-i Nûr ve Sözler sâhibi! Bana bak, gāfil davranma! Bin üç yüz otuz ikide (m. 1914) mücâhedeye başla. Sözleri korkma, yaz, söyle!..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri devamıyla birlikte izah eder misiniz?
“Şu Kerâmet-i Gavsiye Risâlesi tedrîcen istihrâc edildiği için, birkaç parçaya ve tetimmelere inkısâm etti. Gittikçe, birbirini tenvîr ve te’yîd ettikçe vuzûh peydâ ediyor. İşârâtın bazısında zaaf varsa da, sâir arkadaşlarının ittifâkından aldığı kuvvet, o za‘fı izâle eder.” Soru
  Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
"Suâl: “Gavs-ı A‘zam gibi büyük veliler bazı evkātta mâzî ve müstakbeli hazır gibi müşâhede ederler. Neden mâzîye âit cihette sarâhat sûretinde haber veriyorlar da, istikbâlden hafî remizlerle, gizli işaretlerle bahsediyorlar?” Soru
Sekizinci Lema'da geçen ilgili suali cevabıyla birlikte izah eder misiniz? 
“Suâl: “Sen bu zamanın hâdisâtına fitne-i âhirzaman diyorsun. Halbuki hadîsde vârid olmuş ki, Âhirzamânda ‘Allah Allah’ denilmeyecek. Sonra kıyâmet kopacak?” Soru
Sekizinci Lema’da geçen ilgili kısmı, devamıyla birlikte izah eder misiniz?
"Üçüncü Nokta: Kerâmet, mu‘cize gibi Cenâb-ı Hakk’ın fiilidir, hediyesidir, ihsânıdır, ikrâmıdır. Beşerin fiili değildir. O kerâmete mazhar olan zât ise, bazen biliyor, bazen bilmiyor. Fakat vukūundan sonra bilir..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri devamıyla birlikte izah eder misiniz?
"Üçüncü Remiz: Hizmet-i Kur’âniyedeki arkadaşların bir kısmı ‘hâfız’ lakabıyla, bir kısmı ‘muhlis’ kelimesiyle işaret edildiği gibi, ‘sâdık’ kelimesinde Süleyman ve Bekir’e işaret olunmakla beraber, aynen onlar gibi sadâkatte mümtâz ve kalemi bir elmas kılıç gibi Âsım’a dahi işaret ediyor..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen Üçüncü Remzi izah eder misiniz?
“Üçüncü Vecih: Onun iki ismi var. Biri Said, biri Bedîüzzaman. Bu iki ismin mecmûunun makam-ı ebcedîsi, اَلزَّمَانْ daki şedde sayılmazsa, üç yüz yirmi dokuz ediyor..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen 3. Vecih'i izah eder misiniz?
"...اَنَا لِمُر۪يد۪ي fıkrasında مُر۪يد۪ي ٭ مُنْلَا سَع۪يدُ kelimesine tam tevâfuk ediyor. Yalnız bir elif fark var. Elif ise, kāide-i sarfiyece elfün okunur. Elfün ise bindir. Demek bin iki yüz doksan dörtte (m. 1877) dünyaya gelecek bir mürîdi, bu مُر۪يد۪ي lafzında muraddır. Çünki لِمُر۪يد۪ي de (ل) sayılsa, iki yüz doksan dört eder ki, bir tek fark ile Said’in târîh-i velâdetine tevâfuk ediyor. Esas Arabî sayılsa, fark yoktur..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri devamıyla birlikte izah eder misiniz?
فَاِنَّكَ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ" fıkrası, şöyle ki: Bu fıkra اِنَّكَ hitâbıyla birisiyle konuşuyor. اَغ۪يثُكَ ’ deki gibi ‘Yâ Said’ burada dahi mukadderdir. Zaten اِنَّكَ altındaki mübârek tevâfukta nihâyeti görünen سَع۪يدٌ’ اِنَّكَ de görünmeyen ‘Yâ Said’i gösteriyor. Şu halde, فَاِنَّكَ يَاسَع۪يدُ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ olur…” Soru
Sekizinci Lema’da geçen ilgili kısmı, devamıyla birlikte izah eder misiniz?
"فَيَا مُنْشِدًا نَظْم۪ي fıkrasında نَظْم۪ي kelimesinin makam-ı ebcedîsi bin olup ‘Risâletü’n-Nûr’ iki farkla رَسَٓائِلُ كِتَابِ النُّورِ un iki medde sayılmazsa ve şeddeli nûn bir nûn ve okunmayan (ل) sayılsa, makam-ı ebcedîsi yine bindir..." Soru
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri devamıyla birlikte izah eder misiniz?