Sekizinci Lema'da geçen ilgili suali cevabıyla birlikte izah eder misiniz?
Suâl: “Gavs-ı A‘zam gibi büyük veliler bazı evkātta mâzî ve müstakbeli hazır gibi müşâhede ederler. Neden mâzîye âit cihette sarâhat suretinde haber veriyorlar da, istikbâlden hafî remizlerle, gizli işaretlerle bahsediyorlar?”
Sual: Gavs-ı A’zam Abdulkadir Geylani Hazretleri gibi büyük zatlar Allah’ın izniyle bazı vakitlerde geçmiş ve gelecek zamanları sanki şimdiki zaman gibi hazır olarak görüp seyrettikleri bilinen bir gerçektir. Neden bu zatlar geçmişte meydana gelmiş olan hadiselerden açık ve net olarak haber veriyorlar da gelecekle alakalı olay ve hadiselerden daha gizli ve kapalı olarak sadece bazı alâmet ve belirtilerinden işaret yoluyla bahsediyorlar?
Elcevab: لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ âyetiyle, عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰي غَيْبِه۪ٓ اَحَدًا ve اِلَّا مَنِ ارْتَضٰي مِنْ رَسُولٍ âyetlerinin ifade ettikleri kudsî yasağa karşı ubûdiyetkârâne bir hüsn-ü edeb takınmak için, tasrîhten işaret mesleğine girmişler.
Cevap: O mübarek zatlar; “Gaybı ancak Allah bilir.”[1] âyetiyle “O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.”[2] ve “Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır.”[3] âyetlerinin ifade ettikleri İlâhî kutsal yasağa karşı kulluk edebine yakışır en güzel bir tarzda hareket ederek, açıkça haber vermek yerine işaret mesleğiyle haber vermeyi tercih etmişlerdir. Bu ve benzer âyetlere bakıldığında net bir şekilde anlaşılacaktır ki, gaybı sadece Allah bilir. Bir de peygamberler gibi seçkin zatlar ancak Allah’ın bildirmesiyle bilebilirler.
Tâ ki işaretlerle, remizlerle anlaşılsın ki, ihtiyârsız, niyetsiz bir sûrette ta‘lîm-i İlâhî ile olmuş olsun. Çünki istikbâlî olan gaybiyât, niyet ve ihtiyâr ile verilmediği gibi; niyet ile de müdâhale etmek, o yasağa karşı adem-i itâati işmâm ediyor.[4]
Gavs-ı A’zam (ks) gibi büyük zatların gelecekle alakalı haberlerinin işaret ve remizler tarzında bir derece kapalı ve belirsiz olmasından anlaşılmalıdır ki, onların geleceğe dair verdikleri gaybî haberler, kendi istek ve arzularıyla değil, tamamen Allah’ın bildirmesiyle olduğu anlaşılmış olsun. Çünkü gayba ait olan gelecekle alakalı verilen haberler, sadece Allah’ın bildirmesiyle mümkün olup kişinin istek ve niyetine göre olmaz. Hakikat böyle olmakla beraber kasten gayba dair konularda haber vermeyi niyet edip arzu etmek, âyetlerdeki İlâhî yasağa karşı bir itaatsizlik durumunu hissettirmektedir ki bu hal hiçbir şekilde kulluk edebiyle bağdaşmaz. Hele ki yüksek manevi mertebelerin sahibi olan mübarek zatlarla hiçbir şekilde bağdaşmaz.