Mi'raç bahsinde 3. esasda Aynen öyle derken diyor ki: "bütün fünûn, bütün desâtîriyle, şu kitâb-ı kâinâtı, zaman-ı Âdemden beri mütâlaa ediyor. Halbuki o kitap, esmâ ve kemâlât-ı İlâhiyeye dâir ifade ettiği ma‘nâların ve gösterdiği âyetlerin öşr-ü mi‘şârını daha okuyamamış." Acaba burada kitabın degil de kitap denmesinin anlam bakımından bir hikmeti var mı?
Sadece la ilahe illallah demek kurtuluş için yeterli midir? Yani Allah’ın birliğini kabul eden fakat Peygamberimizi kabul etmeyen kimse âhirette kurtulabilir mi?
"Mukîmü's-Sünne" ise, ism-i Ahmedîdir. "Mukîmü's-Sünne" sünneti (Allah’ın kanunlarını) ortaya koyan yerleştiren demektir. Buradaki sünnet tam olarak ıstılah manası nasıl izah edilir?
2.Lemada geçen; "Güya insan, o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahîfe-i hayatında veyahud levh-i misâlîde mukadderât-ı hayatını yazar, esmâ-yı İlâhiyeye bir i‘lânnâme yapar ve bir kasîde-i manzûme-i Sübhâniye hükmüne geçip, vazîfe-i fıtratını îfâ eder." cümlesini açıklar mısınız?
"Bu gibi vesvese ehl-i İtizale lâyıktır. Çünki onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan "hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir."" (21. Söz)
Yukarıdaki yeri izah eder misiniz?
"hem siz birer perde yaradılmışsınız. Ta güzelligi görülmeyen zahiri çirkinlikler size isnad edilip Zat-ı Mukaddes-i İlahiye'nin tenzihine vesile olasınız." (Sözler, 18. Söz) burada nefis nasıl perde oluyor?
"Ve keza nazar ile niyet, mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa, marifet-i İlahiyedir." (Mesnevi-i Nuriye) Burada geçen "günahı sevaba kalbeder" kısmını izah eder misiniz?
28. Lem'a'da, Zât-ı Zülcelâl'in dünyadaki mahlûkātın tedbîrine medâr dört arş-ı İlâhîsi var. Üçüncüsü ilim ve hikmet arşıdır ki; nûr unsurudur denilmektedir. Burayı misalle izah edebilir misiniz?
"derecât-ı şemsiyenin medârı olan “mıntıkatü’l-bürûc” ta‘bîr ettikleri dâire-i azîme, menâzil-i kameriyenin medârı bulunan mâil-i kamer dâiresi, birbiri üstüne geçmekle, o iki dâire herbiri iki kavis şeklini vermiş; o iki kavise felekiyyûn ulemâsı, latîf bir teşbîh ile, büyük iki yılan nâmı olan “tinnîneyn” nâmını vermişler. İşte o iki dâirenin tekātu‘ noktasına, “baş” ma‘nâsına “re’s”, diğerine “...
Haşir Risalesi'nde geçen, "O zât (Peygamberimiz asm), ubudiyet-i külliye cihetiyle kesret tabakatının dergâh-ı İlahiye elçisi olduğu gibi, kurbiyet ve risalet cihetiyle dergâh-ı İlahînin kesret tabakatına memurudur." sözünü izah edermisiniz?